Burun estetiği (rinoplasti) ameliyatınızı oldunuz ancak burnunuz hâlâ istediğiniz kadar küçük ya da ince görünmüyor mu? Merak etmeyin, bu durum çoğu zaman endişe edilecek bir sorun değildir. Ameliyat sonrasında burnun nihai formuna ulaşması belli bir süreç gerektirir ve bu süre boyunca çeşitli nedenlerle burnunuz beklediğinizden daha büyük görünebilir. En yaygın sebep dokulardaki ödem (şişlik) olsa da kıkırdağın yeni şekline alışma sürecinden cilt yapısına kadar pek çok etken aynı anda devreye girer. Eğer burnunuzun hâlâ büyük göründüğünü düşünüyorsanız, yapabileceğiniz en mantıklı ilk adım sakin kalarak iyileşme sürecinin doğal işleyişine saygı göstermek ve hekiminizin önerilerine dikkatlice uymaktır.
Burun Estetiği Oldum Burnum Hala Büyük Gözüküyor, Neden?
Burun ameliyatından sonra burnun hâlâ büyük görünmesinin en sık rastlanan nedeni şişliktir. Ameliyat sırasında burun kemiklerine, kıkırdak dokusuna ve yumuşak dokulara müdahale edilir. Vücudumuz, bu müdahaleye karşı doğal bir savunma mekanizması olarak o bölgede sıvı toplanmasına yol açar. Özellikle cildin kalın olduğu burun ucu gibi alanlarda şişlik daha belirgin kalabilir. Bazen de burun sırtı veya kemik yapının çevresi, beklenenden uzun süre ödemli kalarak burnun büyüklük algısını artırır.
Bunun dışında, kıkırdağın “hafıza” denilen özelliği de önemlidir. Bu ameliyatla şekil verilen kıkırdağın bazen eski konumuna dönme eğilimi göstermesi ya da yeni pozisyonuna tam olarak adapte olmasının zaman alması anlamına gelir. Yani ameliyat sonrasında her şey mükemmel yapılsa bile kıkırdak ve yumuşak dokular günler, haftalar hatta bazen aylar süren bir uyum sürecine girer.
Bazı hastalarda ise ameliyat öncesi var olan cilt kalınlığı ya da yağ dokusu fazlalığı, sonrasında burun hatlarının istediğiniz kadar net görünmesini engelleyebilir. Bu durumda burun ameliyatıyla kemik ve kıkırdak şekli düzelse de kalın cilt katmanı burnu hâlâ olduğundan iri gösterebilir. Ayrıca ameliyat tekniği de önem taşır. Bazı burun estetiği prosedürlerinde, burna destek amaçlı kıkırdak ya da doku eklenmesi (graft kullanımı) yapılır. Bu dokular, ameliyatın erken dönemde burnu daha kalın veya daha büyük gösteren bir “dolgunluk” yaratabilir. Ancak zamanla dokular iyileşip yerlerine oturdukça bu görünüm de değişmeye başlar.
Burun Estetiği Sonrası Şişlikten Dolayı Burnum Hala Büyük Gözüküyor Olabilir mi?
Evet, burnun ameliyattan sonraki dönemde büyük ya da geniş görünmesinin başlıca nedeni çoğu zaman ödemdir (şişlik). Vücudumuzdaki dokular, ameliyat gibi travmatik sayılabilecek müdahalelere maruz kaldığında bir iyileşme mekanizmasını devreye sokar. Kan damarlarında genişleme ve bölgeye artan kan akışı ile savunma hücrelerinin göçü sonucu o bölgede sıvı toplanır. İşte bu sıvı birikimi, burnun normalden daha şiş ve iri görünmesine yol açar.
Özellikle burun ucu, yüzümüze göre oldukça ince bir alana sahiptir ancak cildi kalın olabilen bir bölgedir. Burada bulunan cilt altı yağ dokusu, iyileşme süresince ödemi daha uzun süre hapseder. Bu yüzden ameliyat sonrasında en uzun süre şiş kalabilen kısım genelde burun ucudur. Bazıları bu durumu “burnumun ucu patates gibi oldu” şeklinde ifade eder. Oysaki bu genellikle geçici ve doğal bir iyileşme evresidir. Bu durum bir soğanın kabuğunu soyar gibi katman katman inen şişliği andırır; ilk günlerdeki şişlik belirgin olsa da günler ve haftalar içinde yavaş yavaş azalır.
Bir diğer önemli nokta da dengesiz (asimetrik) şişliktir. Burnun bir tarafı diğerine göre daha fazla şişebilir. Bu da burun şeklinin bozuk ya da orantısız olduğu hissini yaratabilir. Yine bu asimetrik görünüm, dokular iyileştikçe büyük oranda düzelme eğilimi gösterir. Bazı hastalarda ödemin daha uzun sürebileceği, bazılarında ise daha kısa sürebileceği unutulmamalıdır. Cildin yapısı, ameliyat tekniği, kişinin genetik faktörleri, beslenme alışkanlıkları ve hatta stres düzeyi gibi pek çok unsur bu süreci etkiler.
Burun Estetiği Sonrası Nihai Sonuçları Görmek İçin Ne Kadar Beklemeliyim?
Burnunuzun son halini görmek için genellikle birkaç haftadan çok daha uzun bir süreye ihtiyacınız vardır. Ameliyat sonrasında ilk birkaç hafta içinde en belirgin ödem azalır; bu dönemde günlük yaşantınıza dönüş kolaylaşsa da burnun gerçek şeklini görmek için bu süre yeterli değildir. Çoğu hasta, ameliyattan bir ay sonra bile burnunun hâlâ normalden büyük göründüğünü fark edebilir.
Uzun vadede bahsedilen ideal bekleme süresi genellikle 12 aydır. İlk 3 ay içinde şişliğin büyük bölümü inse de en inatçı ödem genelde burun ucunda ve çevresinde kalır. Burnun ucunun tam anlamıyla netleşmesi, ince detayların ortaya çıkması, burun deliklerinin simetrik hale gelmesi veya daha da belirginleşmesi hatta cilt ve kıkırdağın tamamen uyum sağlaması için bu 6-12 aylık süreç kritik önem taşır.
Bazı insanlarda bu süreye ek olarak cilt kalınlığı ya da özel cilt problemleri (örneğin rosacea, akne eğilimi vb.) gibi etkenler iyileşmeyi uzatabilir. Kalın derili burunlara sahip kişilerde, ödemin tam geçmesi bir yıla yakın sürebilir hatta daha uzun bile olabilir. Bu nedenle ameliyattan kısa bir süre sonra burnunuzun nihai boyutu hakkında kesin yargıya varmamakta fayda vardır.
İyileşme Süreci, Burun Estetiği Sonrası Burnumun Görünümünde Nasıl Bir Rol Oynar?
İyileşme süreci, burun estetiği sonrasında burnunuzun nasıl görüneceğini neredeyse ameliyat kadar etkileyen bir faktördür. Düşünün ki ameliyatta yapılan işlemler size bir “temel yapı” sunar, ancak bu yapının üzerine vücudunuzun iyileşme süreci kendi “tuğlalarını” inşa ederek son şekli verir. Bu nedenle ameliyat biter bitmez burnunuzun nihai halini göreceğinizi düşünmek çok doğru değildir.
İlk günlerde dikişler, bandajlar, atel veya splint gibi destekler burnu stabilize etmek için kullanılır. Bu malzemelerin çıkarılmasıyla birlikte burnunuzun tamamı ortaya çıksa bile şişlik yüzünden çoğunlukla beklediğinizden farklı bir tablo görürsünüz. İlk hafta boyunca morluklar ve şişlikler fazla olabilir, özellikle göz çevresinde renk değişiklikleri yaşanabilir. Bu morlukların bir kısmı yer çekiminin etkisiyle yanaklara doğru da inebilir. Kimi zaman hastalar bu aşamada “Burnum çok büyük ve mor, sanırım istediğim gibi olmayacak” gibi düşüncelere kapılır. Oysa bu sadece vücudun ilk toparlanma aşamasıdır ve genellikle birkaç hafta içinde gözle görülür şekilde iyileşme yaşanır.
İyileşme sürecinin bir diğer önemli boyutu ise doku adaptasyonudur. Burnun içindeki kıkırdak, kemik ve yumuşak doku, ameliyat sırasında yeni bir pozisyona alınır veya şeklinde değişiklikler yapılır. Vücudunuz bu değişikliği kabullenirken, dokular yeniden düzenlenir; yeni kan damarları oluşur, kıkırdak ve kemik en uygun şekilde stabilize olmaya başlar. Bu süreç “kilin sertleşmesi” benzetmesiyle açıklanabilir. Başlangıçta yumuşak ve şekillenmeye açık olan kıkırdak ve kemik, zamanla yeni şeklini “kabul eder” ve daha sert, oturmuş bir hal alır. Bu da haftalar, hatta aylar alabilecek bir aşamadır.
Eğer Burnum Hala Büyük Gözüküyorsa Cerrahımla İletişime Geçmeli miyim?
Burnunuz ameliyat sonrasında beklediğinizden daha büyük görünüyorsa, bu durum sıkça karşılaşılan ve genellikle geçici olan bir süreçtir. Ancak özellikle birkaç ay geçmesine rağmen belirgin bir iyileşme gözlemlemiyorsanız ya da burnunuzda asimetri, aşırı sertleşme, renk değişikliği gibi olağan dışı belirtiler varsa cerrahınızla iletişime geçmek önemlidir.
Her burnun iyileşme hızı farklı olabilir. Örneğin kalın derili burunlarda şişlik daha uzun süre devam edebilir ve burnun gerçekte olduğundan daha büyük görünmesine yol açar. Buna karşın ince derili hastalarda da minik kabartılar veya çıkıntılar daha net fark edilebilir. Dolayısıyla “normal” ya da “anormal” iyileşme sürecinin sınırlarını en iyi bilen kişi, ameliyatınızı gerçekleştiren hekimdir. Cerrahlar genellikle düzenli aralıklarla kontroller planlar. Bu kontrollere gitmek, burnun iyileşmesinin seyrini takip etmek ve gerektiğinde ufak düzeltmeler (masaj önerileri, bantlama teknikleri vb.) yapmak açısından değerlidir.
Bununla birlikte cerrahınızla geçireceğiniz her görüşme, endişelerinizi dile getirmeniz ve soru sormanız için de fırsattır. “Doktor Bey/Hanım, burnum şu açıdan büyük görünüyor, bu normal mi?” gibi sorular, size daha net bir bakış açısı kazandırır. Doktorunuz, burnunuzun hâlâ şişlik nedeniyle mi yoksa başka bir sebeple mi büyük göründüğünü anlamak için muayene yaparak yol gösterici olacaktır. Unutmayın ki erken müdahaleler veya yönlendirmeler iyileşme sürecine olumlu katkı sağlayabilir.
Burun Estetiği Sonuçlarından Memnun Değilsem Düzeltme Seçenekleri Var mı?
Rinoplastiden (burun estetiği) sonra memnuniyetsizlik yaşayan veya beklediği sonuca tam ulaşamayan hastalar için “revizyon rinoplasti” adı verilen ikinci bir ameliyat seçeneği bulunur. Revizyon rinoplasti, ilk ameliyattaki dokuların yeniden şekillendirilmesi veya eksik/yetersiz düzeltmelerin tamamlanması amacıyla yapılır. Ancak bu ameliyat, genellikle ilk ameliyattan daha zordur; çünkü doku yapısı artık daha farklıdır, ameliyat izleri ve yapışıklıklar oluşmuş olabilir, kıkırdak dokusunun bir kısmı zaten kullanılmış olabilir.
Revizyon ameliyatlarına karar vermeden önce kritik bir kural vardır: Genellikle ilk ameliyat üzerinden idealde 12 ay geçmesi beklenir. Bunun nedeni, burnun nihai şeklini alması ve dokuların tam olarak iyileşmesi için gerekli sürenin bu şekilde sağlanmasıdır. Daha erken dönemde yapılmaya çalışılan düzeltme girişimleri, halen şiş ve iyileşme süreci tamamlanmamış bir burna ek travma uygulamak anlamına gelebilir. Bu da ameliyat başarısını olumsuz etkileyebilir.
Düzeltme seçenekleri her zaman cerrahi olmak zorunda değildir. Ufak tefek asimetriler veya çöküklükler bazen hyaluronik asit gibi dermal dolgu materyalleriyle kamufle edilebilir. Özellikle burun sırtındaki küçük çıkıntıları gizlemek, hafif eğrilikleri daha az belirgin hale getirmek veya burun ucunu minimal ölçüde kaldırmak için ameliyatsız “likit rinoplasti” yöntemleri tercih edilir. Bu yöntemlerde kullanılan dolgu malzemesi geçici olsa da ameliyat stresinden uzak, kısa süreli çözüm arayanlar için cazip olabilir.
İkinci Bir Burun Estetiği Prosedürüne Karar Vermenin Riskleri Nelerdir?
Bir burun estetiği ameliyatını ikinci kez geçirmek, yani revizyon rinoplasti yaptırmak, ilk ameliyata göre daha fazla zorluk ve risk içerir. Çünkü ameliyat bölgesi artık daha önce travmaya uğramış, iyileşme süreci geçirmiş ve bu süreçte skar (yara) dokusu oluşmuştur. Bu skar dokusu, cerrahın burun anatomisini net görmesini ve müdahalede bulunmasını zorlaştırabilir. Ayrıca ameliyat sonrasında oluşan yapışıklıklar veya kıkırdak dokusunun eksikliği, burun içerisindeki hareket alanını kısıtlar.
Cerrahi girişimlerde anestezi riskleri her zaman mevcuttur. Ancak ikinci ameliyatlarda bu risk, genellikle ciddi oranda artmasa da ameliyat süresinin uzayabilme ihtimali ve dokuların hassasiyeti sebebiyle hekim açısından daha fazla dikkat gerektirir. Enfeksiyon riski de yine önceki ameliyata göre bir miktar daha yüksek seyredebilir; bu nedenle antibiyotik profilaksisi ve sterilizasyon önlemlerine daha da özen gösterilir.
İkinci ameliyatın beklenmeyen sonuçlar verme olasılığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin revizyon ameliyatının sonucunda da yeni bir şekil ya da düzeltme isteği doğabilir. Çünkü burunda yapılacak her cerrahi prosedür, öngörülmeyen ödem veya doku reaksiyonlarına yol açabilir. Ayrıca burnun fonksiyonel yapısını korumak çok önemlidir. İlk ameliyatta burnun herhangi bir iç desteği zayıflatıldıysa veya kıkırdak çıkarıldıysa, revizyon ameliyatı sırasında burnu yeniden desteklemek için kulak ya da kaburga kıkırdağının kullanılması gerekebilir.
Burun Estetiği Sonrası Komplikasyonları Önlemek İçin Nasıl Uygun Bakım Yapabilirim?
Burun estetiği sonrasında özenli bir bakım rutini oluşturmak, hem komplikasyon riskini azaltır hem de iyileşme sürecini hızlandırır. İlk günlerdeki bakım, ameliyatın başarısını doğrudan etkileyebilir. Örneğin hekiminizin önerdiği süre boyunca burun ateli veya bandajları çıkarmamak büyük önem taşır; çünkü bu materyaller burun şeklinin oturmasına yardımcı olur ve burnu dış etkilere karşı korur.
İlk hafta, başı yüksekte tutarak uyumak (örneğin çift yastık kullanmak), ödemi hafifletmek açısından faydalıdır. Bazı hastalar bu dönemde soğuk kompres uygulamasını da tercih eder; ancak kompresin doğrudan burun üzerine değil yanak ve göz çevresine hafif şekilde yapılması gerekir. Kanama riskini artırabileceği için ağır egzersizlerden, ani öne eğilmelerden ve sıcak ortamlarda (hamam, sauna gibi) uzun süre kalmaktan kaçınmak da yerinde olacaktır.
Beslenme düzenine dikkat etmek, bol sıvı tüketmek ve sigara-alkol gibi alışkanlıklardan uzak durmak, genel iyileşmeyi destekler. Sigaranın, bölgedeki kılcal damarları daraltarak doku onarımını geciktirdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ayrıca kanı sulandırıcı etkisi olabilen ilaç ya da takviyeleri (örneğin aspirin, yüksek doz E vitamini vb.) kullanmadan önce hekiminize danışmalısınız.
Nemli ve temiz bir ortamda dinlenmek de cildinizin iyileşme kapasitesini artırır. Çok tozlu veya kirli ortamlardan kaçınmak, burnun iç kısmında tahrişe neden olabilecek etmenleri azaltır. Burnu temizlerken ya da sümkürürken nazik davranmak, dikiş bölgelerine ya da dokulara zarar verme riskini düşürür.
Burun Estetiği Sonrası Asimetri, Burnumun Hala Büyük Gözükmesine Neden Olabilir mi?
Kesinlikle evet. Asimetri, gözümüzün burnu olduğundan daha büyük veya eğri algılamasına neden olabilir. Vücudun her bölgesinde olduğu gibi, burun da kendi içinde doğal asimetrilere sahip olabilir; üstelik yüzünüzün genel asimetrisi de ameliyattan sonra daha belirgin hale gelebilir. Örneğin yüz kemiklerinde ya da çene yapısında hafif bir kayma varsa, burnunuz ameliyatla mükemmel şekil alsa bile o asimetri algısı devam edebilir.
Ameliyat sonrasındaki şişlik dönemi, bu asimetrileri daha abartılı gösterme eğilimindedir. Bir burun deliğinin diğerine göre daha şiş olması, kemik ya da kıkırdak dokuya yapılan müdahalenin etkisiyle burnun bir tarafının daha ödemli kalması sık karşılaşılan durumlardandır. Bu da burnun bir tarafının daha çıkık veya daha kalın görünmesine neden olabilir.
Asimetri her zaman kalıcı değildir; bir süre sonra dokular iyileştikçe ve ödem azaldıkça dengeli bir görünüm ortaya çıkabilir. Ancak kalıcı asimetri söz konusuysa bu durumda hekiminizle görüşüp revizyon veya küçük düzeltme işlemleri hakkında fikir alışverişi yapmak mantıklı olabilir. Bazı hafif asimetriler, dolgu maddeleriyle kamufle edilerek ameliyatsız şekilde düzeltilebilir. Doku eksikliği veya kemik eğriliği gibi daha ciddi durumlarda ise ikinci bir cerrahi müdahale gerekebilir.
Burun Estetiği Sonrası Hangi Yaşam Tarzı Değişikliklerini Yapmalıyım?
Ameliyat sonrasındaki iyileşme sürecini hızlandırmak ve burnunuzun daha çabuk doğal bir görünüme kavuşmasını sağlamak adına bazı yaşam tarzı değişiklikleri yapmak büyük fark yaratır. Öncelikle beslenmenize özen göstermek önemlidir. Protein yönünden zengin, vitamin ve mineral içeriği yüksek bir diyet, dokuların hızla toparlanmasına katkı sağlar. Meyve, sebze, tam tahıllar, kaliteli yağlar (örneğin zeytinyağı) ve yeterli protein (balık, tavuk, yumurta gibi) tüketmek dokuların onarımını destekler.
Sigara ve alkol tüketiminden uzak durmak, belki de iyileşme sürecine yapabileceğiniz en büyük katkılardan biridir. Sigara, damarları daraltarak burun bölgesine ulaşan kan miktarını azaltır ve doku iyileşmesini geciktirir. Alkol ise ödeme neden olarak dokuların daha uzun süre şiş kalmasına yol açabilir.
Hafif egzersizler, örneğin düzenli yürüyüşler yapmak kan dolaşımını artırır, lenf drenajını destekler ve iyileşmeyi olumlu etkiler. Ancak ağır spor aktiviteleri, yüksek tempolu koşu, ağırlık kaldırma veya temas gerektiren sporlar gibi faaliyetlerden hekiminizin belirttiği süre boyunca kaçınmanız gerekir. Zira bu tür aktiviteler burna darbe alma riskini yükseltebilir veya kan basıncını artırıp kanama, şişlik gibi komplikasyonlara neden olabilir.
Stres yönetimi de unutulmaması gereken bir başka unsur. Yüksek stres, vücudun savunma mekanizmalarını sekteye uğratabilir. Meditasyon, nefes egzersizleri, hafif yoga pratikleri veya hobilerle ilgilenmek hem psikolojik açıdan rahatlamanızı hem de fiziksel olarak daha hızlı toparlanmanızı destekler. Son olarak uykunuza dikkat etmek ve gün içinde yeterli dinlenme molaları vermek, vücudun kendini onarması için en iyi fırsattır.
Burun Estetiği Sonrası Cerrahın Tavsiyelerine Uymak Ne Kadar Önemlidir?
Cerrahınızın ameliyat öncesi ve sonrası verdiği talimatlar, sadece herhangi bir “öneri listesi” değil ameliyatın başarısını doğrudan etkileyen hayati ipuçlarıdır. Bir estetik operasyon planlama aşamasından iyileşme sürecine kadar pek çok detayı içerir. Özellikle burun gibi yüzün merkezinde yer alan ve hem kozmetik hem de fonksiyonel öneme sahip bir organa müdahale edildiğinde, cerrahın yönergelerine uymak elzemdir.
Örneğin ameliyat sonrasında reçete edilen ilaçların (antibiyotikler, ağrı kesiciler, ödem giderici ilaçlar vb.) zamanında ve doğru dozda kullanılması, enfeksiyon riskini ve ağrıyı kontrol altına almaya yardımcı olur. Doktorunuzun belirttiği süre zarfında burun atelinin çıkarılmaması ya da burnu darbelerden koruyacak önlemler almak, burnun şeklinin düzgün şekilde oturması için kritiktir.
Kontrol randevularına düzenli olarak gitmek de en az ameliyat kadar önemlidir. Bu kontroller, burnun iyileşme sürecinin doğru ilerleyip ilerlemediğini değerlendirme şansı sunar. Belirli periyotlarda yapılan muayenelerde, cerrahınız burnunuzdaki şişlik, morluk veya asimetrik görünümler hakkında geri bildirimde bulunur ve gerekirse ufak müdahaleler (masaj teknikleri, bantlama) önerir.
Burun Büyüklüğüyle İlgili Endişelerimi Çözmek İçin Cerrahi Olmayan Seçenekler Var mı?
Eğer burnunuzun büyüklüğüyle ilgili endişeleriniz ameliyat olmaktan kaçınacak kadar hafif düzeydeyse veya burun ameliyatı sonrası küçük pürüzleri gidermek istiyorsanız, cerrahi olmayan bazı yöntemler geçici çözümler sunabilir. “Likit rinoplasti” olarak bilinen dolgu uygulamaları, en popüler örneklerden biridir. Hyaluronik asit gibi dermal dolgu malzemeleri, özellikle burun sırtındaki hafif kemerleri yumuşatmak ya da burun ucunu minimal olarak kaldırmak için kullanılabilir.
Bu yöntemler burnu “küçültmekten” çok, şekilsel kusurları kamufle ederek gözün algısını değiştirme prensibiyle çalışır. Örneğin burun sırtında hafif bir kamburluk varsa, kemiğin alt veya üst kısmına yapılan dolgu, sırtı daha düz gösterir. Böylece profil görünümünde bir bütünlük sağlanır ve kemer daha az dikkat çeker. Bu da burnu daha orantılı ve küçükmüş gibi algılamaya neden olur.
Ancak bu dolgu işlemlerinin kalıcı olmadığını belirtmekte fayda var. Kullanılan malzemelerin türüne göre 6-18 ay arasında etkisi sürebilir ve sonrasında tekrarlamak gerekebilir. Ayrıca gerçek anlamda burun hacmini azaltmak ya da kemik-kıkırdak yapıyı kalıcı olarak değiştirmek istiyorsanız, cerrahi dışı seçenekler bu konuda yetersiz kalabilir.
Son olarak botoksla burun kanatlarının fazla genişlemesini hafifletmek veya üst dudak-burun arasındaki mesafeyi düzenleyerek burnu daha kısa göstermek gibi sınırlı uygulamalar da mümkündür. Yine de bu yöntemlerin yalnızca belirli hasta gruplarında işe yaradığını ve “cerrahiye alternatif” olmaktan çok, “küçük rötuş” niteliği taşıdığını unutmamak gerekir.
Burun Estetiği Öncesi ve Sonrası Gerçekçi Beklentilerim Ne Olmalı?
Estetik ameliyatların başarısını belirleyen en temel unsurlardan biri, hastanın beklentilerinin gerçekçi olmasıdır. Burun estetiği özelinde de aynı şey geçerlidir; ameliyat öncesinde burnunuzdaki hangi noktalardan rahatsız olduğunuzu, nasıl bir sonuç istediğinizi net ifade etmek önemlidir. Her burun yapısı farklıdır ve cerrahi sınırlar, hayallerinizle birebir çakışmayabilir. Örneğin burun derisi çok kalın olan birinin, çok ince ve keskin hatlara sahip bir burun beklemesi gerçekçi olmayabilir.
Ameliyat sonrasında 3-6 aylık dönemde burnunuzun yavaş yavaş şekil aldığını göreceksiniz. Büyük kısmı inen şişliğe rağmen, burnun nihai formunun ortaya çıkması 12 ayı bulabilir. Bu sürecin uzama ihtimali cilt yapınıza, iyileşme hızınıza ve ameliyatın karmaşıklığına göre değişebilir. Eğer burnunuzda nefes alma problemleriniz de varsa (septum deviasyonu, konka büyüklüğü vb.) ameliyat sırasında bu sorunlar da giderilebiliyorsa, hem estetik hem de fonksiyonel açıdan daha tatmin edici sonuçlar almak mümkündür.
Beklentilerinizi belirlerken yüzünüzün genel oranlarını ve kişisel anatomik özelliklerinizi göz önünde bulundurmak yerinde olur. Örneğin çok büyük bir yüz yapınız varsa aşırı küçük bir burun yüzünüzde orantısız durabilir. Ya da tam tersi, çok zarif çene ve yüz hatlarına sahipseniz, cerrahınız burun ucunuzu fazla kaldırmamaya veya çok fazla doku eklememeye özen gösterebilir.

1976 yılında İzmir’de doğan Prof. Dr. Murat Songu, İzmir Atatürk Lisesi sonrası 1994 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanlık eğitimini Celal Bayar Üniversitesi’nde tamamladı. 5 Eylül 2014 tarihinde Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesi’nde yapılan sözlü sınavı ile “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Doçenti” olmaya hak kazandı. Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Bursu’nu kazanarak Şubat 2016 – Mayıs 2016 tarihleri arasında Amerika’da Pittsburgh şehrinde UPMC (University of Pittsburgh Medical Center)’da Robotik Cerrahi Ünitesi’nde çalıştı. 2 Nisan 2021 tarihinde “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Profesörü” olmaya hak kazandı. Evli ve iki çocuk (Ayşe Songu, Selim Songu) babasıdır.