Güzellik ve estetik alanında yüz şekillendirme veya gençleştirme söz konusu olduğunda, akıllara ilk gelen yöntemlerden ikisi yağ enjeksiyonu (yağ transferi) ve hyaluronik asit dolgularıdır. Bu iki uygulama arasındaki tercih, hem uzun vadeli sonuçlar hem de kişisel beklentiler bakımından önemli farklılıklar gösterir. Pek çok kişi, “Hangisi daha kalıcı?”, “Hangisi daha güvenli?” gibi sorularla bu süreçte kararsız kalabilir.
Uzun Süreli Sonuçlar İçin Hangisi Daha Etkili: Yağ Enjeksiyonu Mu, Hyaluronik Asit Dolgusu Mu?
Yüz gençleştirme veya hacim kazandırma işlemlerinde en çok merak edilen konu, yapılan uygulamanın ne kadar kalıcı olduğudur. Çünkü zaman, yerçekimi ve kişisel yaşlanma süreci cildimizi ve dokularımızı etkilediğinde, estetik işlemlerin sonucu da ister istemez değişime uğrar. Bu noktada yağ enjeksiyonu ve hyaluronik asit dolgusu (kısaca HA dolgusu) arasında önemli farklılıklar bulunur.
Yağ Enjeksiyonu ve Yaşam Döngüsü
Yağ enjeksiyonu sırasında, kişinin kendi vücudundan (genellikle karın, basen veya uyluk gibi bölgelerden) liposuction yöntemiyle yağ alınır. Bu yağ özel işlemlerden geçirilir ve ardından yüze ya da istenen bölgeye enjekte edilir. Burada temel prensip, canlı ve kan dolaşımıyla bütünleşebilme potansiyeline sahip yağ hücrelerini ilgili bölgeye taşımaktır. Eğer bu hücreler dokuya başarılı şekilde tutunursa, uzun vadede kalıcı hale gelirler. Her ne kadar “kalıcı” dense de vücudun doğal yaşlanma süreci içinde bu yağ hücrelerinde de zamanla azalma olabilir. Yine de bilimsel çalışmalar tutunabilen yağ hücrelerinin yıllar boyunca kalıcılığını koruduğunu göstermektedir. Başarılı bir enjeksiyon tekniği ve doğru hastada uygulama, sonuçların birkaç seneden uzun süre korunmasını sağlayabilir.
Hyaluronik Asit Dolgularının Değişken Süresi
Hyaluronik asit, vücudumuzda zaten bulunan doğal bir moleküldür. Görevi, su tutarak cilde nem ve dolgunluk kazandırmaktır. HA dolguları da bu etkiyi taklit eder. Üretici firmalar, dolguların farklı viskozitelerde ve farklı çapraz bağlama (cross-link) derecelerinde versiyonlarını piyasaya sürer. Kimi HA dolguları daha yoğun yapıdayken (örneğin elmacık kemiği belirginleştirmede kullanılır), kimileri daha akışkandır (örneğin dudak çizgisi veya göz altı gibi ince dokulara uygulanır). Hyaluronik asit dolgularının en büyük avantajı, sonuçlarının genellikle 6 ila 18 ay arasında değişen bir süre boyunca tahmin edilebilir olmasıdır. Vücut, enjeksiyon yapılan HA’yı zamanla metabolize eder ve dolgu etkisi gittikçe azalır. Bu da tekrar enjeksiyon yapılmasını gerektirebilir.
Uzun Vadede Hangisi Daha Etkili?
Yağ Enjeksiyonu: Başarılı yapıldığında, ömür boyu belirli bir kalıcılık sunabilir. Ancak ilk birkaç ayda, enjekte edilen yağın bir kısmı vücut tarafından emilebilir. Bu yüzden genelde biraz fazla enjeksiyon yapılır ki tutunmayan kısım telafi edilebilsin.
HA Dolgusu: Avantajı, istenen sonuç elde edilemezse veya revizyon gerekirse kolayca yeniden şekil verilebilmesi ya da enjekte edilen maddenin “hyaluronidaz” adlı enzimle eritilebilmesidir. Böylece yanlış veya aşırı uygulama durumunda risk daha kolay yönetilebilir. Ancak istediğiniz dolgunluk etkisini sürdürmek için düzenli olarak dolgu tekrarı yapmanız gerekir.
Yağ Enjeksiyonu, Hyaluronik Asit Dolgusundan Daha Doğal Bir Görünüm Sağlar mı?
Yüz estetiğinde “doğal görünüm” en az kalıcılık kadar önemlidir. Kimse, işlem sonrası maske takıyormuş gibi veya “sentetik” bir izlenim vermek istemez. Doğal görünüm ise uygulanan maddelerin ciltle ve yüz yapısıyla ne kadar uyumlu olduğuyla ilgilidir.
Yağ Enjeksiyonunda Doğallığın Kaynağı
Yağ enjeksiyonu, kişinin kendi vücut dokusunu kullandığı için biyolojik olarak uyumlu bir yöntemdir. Vücudun başka bir bölgesinden alınan yağ, yüz bölgesine enjekte edildiğinde, canlı dokular tekrar beslenmeye başlar ve zamanla oradaki kan dolaşımına entegre olurlar. Bu durum ciltte daha yumuşak bir hissiyat ve daha “gerçek” bir dolgunluk oluşmasını sağlar. Bir nevi, sahneye bir yabancıyı değil de “eski bir tanıdığı” tekrar getirmiş olursunuz. Eğer heykeltıraşın elindeki malzeme, heykelin ana maddesiyle özdeşse, işin sonunda o malzemeyle heykel daha bütünleşik görünür. Yağ transferi de tam olarak böyle bir benzetmeyle açıklanabilir.
Hyaluronik Asit Dolgusunun Görselliği
Hyaluronik asit dolguları da vücudun doğal bir bileşenini taklit ettiği için genelde iyi tolere edilir. Usta ellerde uygulandığında gayet doğal sonuçlar elde edilebilir. Ancak bazen enjeksiyon tekniğinden veya kullanılan ürünün yoğunluğundan kaynaklanan problemler yaşanabilir. Örneğin fazla dolgu yapılırsa cilt altındaki hacim gereğinden fazla artar ve “balon” etkisi denilen, abartılı bir dolgunluk oluşabilir. Bu durum özellikle dudak gibi hassas bölgelerde belirgin bir yapay görünüme neden olabilir. Ayrıca HA dolguları su tutma özelliğine sahip olduğu için, bazen hafif şişkinlikler veya ödem de yapay bir etki yaratabilir.
İşlem Sonrası Doku Uyumunun Farkı
Yağ: Doku uyumu genellikle daha yüksek, hissedilen doku daha yumuşak ve organik olduğu için sonuçlar da “kendiliğindenmiş” gibi durabilir.
HA Dolgusu: Yapısı gereği, enjeksiyon sonrası dokular arasındaki dağılımı sıklıkla oldukça düzgün olsa da bazı bölgelerde (örneğin göz altı) ödem veya hafif topaklanma sorunu yaşanabilir.
Hyaluronik Asit Dolguları, Yağ Enjeksiyonlarından Daha Güvenli mi?
Güvenlik, her türlü tıbbi müdahalede en kritik faktörlerden biridir. Özellikle enjeksiyon yoluyla yapılan uygulamalarda, kullanılan malzemenin vücutla uyumu, olası komplikasyonlar ve müdahale sonrası yönetim kabiliyeti göz önünde bulundurulur.
Hyaluronik Asit Dolgularının Güvenlik Profili
Hyaluronik asit dolguları biyolojik olarak uyumlu ve vücut tarafından zamanla parçalanıp atılabilen maddelerdir. Bu nedenle alerji riski düşüktür; olursa da hafif kızarıklık, şişlik gibi durumlar genellikle birkaç gün içinde geriler. Komplikasyon olarak en korkulanı, yanlış bölgeye veya damara enjeksiyon yapılması sonucunda ortaya çıkabilen damar tıkanıklığı (vasküler oklüzyon) ve nadiren körlük gibi ciddi durumlardır. Fakat böyle bir durumla karşılaşıldığında, hyaluronidaz adlı enzimle dolgu eritilerek acil müdahale şansı vardır. Bu HA dolgularının önemli bir avantajıdır; “geri dönüş butonu” adeta cebinizde taşınır.
Yağ Enjeksiyonlarında Riskler
Yağ enjeksiyonu da güvenli kabul edilir ancak yağın kendi özellikleri nedeniyle farklı riskler taşır. Her şeyden önce, vücuttan yağ alınması için liposuction gibi bir işlem gerekir. Bu da küçük de olsa cerrahi bir prosedürdür. Morluk, şişlik ve ağrı, hem yağ alınan bölgede hem de enjekte edilen alanda biraz daha belirgin olabilir. Ayrıca çok nadir de olsa yağ embolisi adı verilen riskli bir durum vardır. Damar içine yanlışlıkla giren yağ partikülleri, kan dolaşımında ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Hyaluronidaz gibi, yağ enjeksiyonunu “geri alacak” bir enzim de mevcut değildir. Bu nedenle uygulanacak tekniğin ehil ellerde yapılması hayati önem taşır.
Karşılaştırma
Hyaluronik Asit: Daha düşük risk profili, olası hataların geri döndürülebilir olması, minimal invaziv işlem.
Yağ Enjeksiyonu: Cerrahi bir aşama (liposuction) içerir, enjeksiyon komplikasyonları geri alınması daha zor durumlara yol açabilir, ancak deneyimli ellerde yapıldığında güvenlik bakımından da başarılıdır.
Yağ Enjeksiyonu ve Hyaluronik Asit Dolgusu İşlemleri Arasında İyileşme Süresi Nasıl Karşılaştırılır?
Günümüzde birçok kişi sosyal hayatından, işinden ya da ailesinden uzun süre ayrı kalmayı göze alamadığı için, uygulama sonrasındaki toparlanma süresi büyük önem taşır. “Hafta sonu yaptırıp pazartesi işime döneyim” anlayışı giderek yaygınlaşmıştır. Peki yağ enjeksiyonu ve HA dolguları arasında bu açıdan ne gibi farklar vardır?
Hyaluronik Asit Dolgularında İyileşme
Hyaluronik asit dolgusu, muayenehane şartlarında, genellikle lokal anestezi kremi veya hafif bir anestezik enjeksiyonla yapılabilir. Uygulama süresi ortalama 15-30 dakika arasındadır. Sonrasında kişi günlük hayatına neredeyse hemen dönebilir. Bazı hafif şişlikler, kızarıklık veya morluklar olabilir ama genellikle makyajla kapatılabilecek düzeyde kalır. Bu nedenle HA dolguları, “lunch break treatment” (öğle arası uygulaması) olarak bile tanımlanır.
Yağ Enjeksiyonunda İyileşme
Yağ enjeksiyonunda ise iki aşamalı bir süreç vardır: Yağın alınması ve enjekte edilmesi. Yağ alınan bölgede (donör bölge) liposuction yapılacağı için, ufak da olsa bir cerrahi işlem söz konusudur. Buna bağlı olarak o bölgede şişlik, morluk ve hassasiyet yaşanabilir. Yüze enjekte edilen bölgede de benzer durumlar gözlenebilir. Bu iyileşme süreci kişiye göre değişiklik gösterse de genellikle birkaç günden birkaç haftaya kadar uzayabilir. Özellikle geniş hacimli uygulamalar yapıldığında, bir süre istirahat veya sosyal aktivitelerde kısıtlama gerekebilir. Dolayısıyla yağ enjeksiyonunun iyileşme dönemi HA dolgularına göre daha uzundur.
Hızlı Toparlanma ve Beklentiler
HA Dolgusu: Uygulama sonrası birkaç saat içinde, en geç ertesi gün sosyal hayata dönmek mümkündür.
Yağ Enjeksiyonu: Birkaç gün veya hafta boyunca dinlenme, buz uygulaması veya ek tedbirler almak gerekebilir. Dolayısıyla büyük bir sosyal etkinlik öncesinde planlamak yerine, daha sakin bir dönemde yaptırmak mantıklı olur.
Yağ Enjeksiyonları, Hyaluronik Asit Dolgularından Daha İyi Cilt Yenilenmesi Sağlayabilir mi?
Estetik uygulamalar sadece yüz hatlarını şekillendirmekle kalmaz, aynı zamanda cilt kalitesini de etkileyebilir. İşte bu noktada yağ enjeksiyonunun kendine has bir artısı vardır: İçerdiği kök hücreler ve büyüme faktörleri sayesinde cilt dokusunda iyileşme ve yenilenme potansiyelini tetikleyebilir.
Yağ Enjeksiyonundaki Kök Hücre Faktörü
Yağ dokusu, vücudumuzun en önemli kök hücre kaynaklarından biridir. “Adipose derived stem cells” (adipoz kaynaklı kök hücreler) adı verilen bu hücreler, cildin elastikiyetini ve parlaklığını artırabilecek büyüme faktörleri salgılar. Bu nedenle yağ enjeksiyonuyla sadece hacim kazandırmakla kalınmaz, aynı zamanda ciltteki dolaşımı ve kolajen üretimini de destekleyebilirsiniz. Örneğin scleroderma veya ciddi yara izlerinin bulunduğu bazı cilt koşullarında, yağ enjeksiyonu sonrasında doku bütünlüğünün ve cilt kalitesinin gözle görülür şekilde iyileştiği rapor edilmiştir.
Hyaluronik Asit Dolgularının Cilt Kalitesine Katkısı
Hyaluronik asit dolguları da cilde nem çekerek, geçici de olsa bir iyileşme hissi ve daha dolgun, daha pürüzsüz bir görünüm sunar. Özellikle ince çizgi ve kırışıklıkların giderilmesinde HA dolguları oldukça etkilidir. Ancak bu etki genelde hacimle sınırlıdır ve cildin kendini onarma mekanizmalarını doğrudan tetiklediğine dair çalışmalar sınırlıdır. Evet, uygulandığı bölgede cildin su tutma kapasitesini artırarak dolaylı bir “parlaklık” sağlayabilir, ama yağ transferindeki kök hücre ve büyüme faktörü avantajını tam anlamıyla yakalayamaz.
Uzun Vadeli Yenilenme Avantajları
Yağ Enjeksiyonu: Doğal yenilenme süreçlerini tetikleyebilir, hücre yaşlanmasını yavaşlatacak potansiyel büyüme faktörleri taşıyabilir.
HA Dolgusu: Nem tutarak ciltte yumuşak ve daha genç bir görünüm oluşturur, ancak kök hücre temelli bir “regeneratif” etki beklenmez.
Hyaluronik Asit Dolgusu, Yağ Enjeksiyonundan İnce Çizgiler İçin Daha Uygun mudur?
Yüzümüzdeki estetik sorunlar sadece geniş hacim kaybıyla sınırlı değildir. Özellikle yaş ilerledikçe göz çevresi, dudak kenarı, alın gibi bölgelerde beliren ince çizgiler ve kırışıklıklar birçok kişiyi rahatsız edebilir. Peki bu durumda hangi yöntem daha etkili?
İnce Çizgilerde Hassas Müdahale Gerekir
İnce çizgiler, hacim kaybından çok, cildin elastikiyetini ve nem tutma kapasitesini yitirmesiyle ilgilidir. Bu çizgilerin doldurulması, orada kaybolan minimal hacmin geri kazandırılmasını ve cilt yapısının “yeniden nemlenmesini” gerektirir. Hyaluronik asit dolguları, özellikle daha düşük yoğunluklu formülasyonlarıyla ince çizgilere nokta atışı yapabilir. Küçük bir iğne veya mikro kanül yardımıyla, tam çizginin altına az miktarda dolgu enjekte edilir. Bu sayede çizginin dışarıdan bakıldığında neredeyse silik hale gelmesi amaçlanır.
Yağ Enjeksiyonunda Zorluklar
Yağ enjeksiyonu, geniş alanlardaki hacim eksikliklerini gidermek için idealdir; ancak çok ince çizgiler söz konusu olduğunda, yağ dokusu topaklanmaya veya düzensiz dağılmaya daha meyilli olabilir. Evet, tecrübeli bir uygulayıcı mikro yağ transferi (nanofat ya da mikrofat gibi özel işlemlerle) yaparak ince çizgilere de müdahale edebilir, ancak bu teknik daha ileri düzey bir uzmanlık ister. Ayrıca enjekte edilen yağın bir kısmı zamanla kaybolabilir; bu da tekrar seanslarını gerektirebilir.
Doğru Tedaviyi Seçmek
İnce Çizgiler ve Kırışıklıklar: Hyaluronik asit dolgusu, daha kontrollü ve hedefe yönelik bir dolgu yapmak isteyenler için idealdir. Kısa sürede sosyal hayata dönülür ve ince dokulara kolayca entegre olur.
Büyük Hacim Kaybı ve Cilt Yenilenmesi: Yağ enjeksiyonu, elmacık kemiklerini, çene hattını veya şakak bölgesini belirginleştirmek için mükemmel bir seçenek olabilir. Aynı zamanda cilt yenilenmesi etkisi de vardır.
Yağ Enjeksiyonlarının Komplikasyon Riski, Hyaluronik Asit Dolgularına Göre Daha Yüksek mi?
Her tıbbi prosedürde olduğu gibi, dolgu işlemlerinde de komplikasyon riski sıfır değildir. Ancak riskin doğası ve şiddeti kullanılan materyale göre farklılık gösterir.
Yağ Enjeksiyonundaki Önemli Riskler
Yağ enjeksiyonu cerrahi bir prosedürün (liposuction) ardından yapıldığı için, ilk etapta liposuctiona bağlı riskler devreye girer. Kanama, enfeksiyon, yağ alınan bölgede çöküklük ya da şekil bozukluğu gibi durumlar ender de olsa ortaya çıkabilir. Yüze enjekte edilen yağın bazı bölgelerde topaklanması veya “yağ nekrozu” adı verilen sert nodüllerin oluşması da söz konusudur. Çok daha nadir, ancak ciddi bir komplikasyon olan yağ embolisi, eğer yağ partikülleri istemeden damar içine enjekte edilirse gözlemlenebilir ve bazen hayati risk taşıyabilir.
Hyaluronik Asit Dolgularında Karşılaşılan Durumlar
Hyaluronik asit dolgularında da damara enjeksiyon riski mevcuttur ve bu durum ciltte nekroza veya daha ender olarak görme kaybına yol açabilir. Ancak böyle bir yanlışlık olması durumunda, hyaluronidaz enzimi kullanılarak dolgu eritilebildiği için erken müdahaleyle ciddi komplikasyonlar önlenebilir. Bunun dışında, en sık görülen sorunlar şişlik, morluk, hafif ağrı veya dolgu yapılan bölgede kısa süreli asimetri olabilir. Bu durumlar da çoğunlukla geçicidir.
Risk Yönetimi ve Doktor Seçimi
Her iki yöntemde de doğru ellerde, doğru tekniklerle uygulama yapılırsa komplikasyon oranları düşüktür. Burada en kritik nokta, işlemi gerçekleştirecek uzmanın deneyimi ve anatomi bilgisiyle doğrudan ilgilidir. Ayrıca kullanılan ürünlerin kalitesi ve steril şartlar da önemli bir yer tutar.
Yağ Enjeksiyonu: Prosedürün daha kapsamlı olması ve geri dönüş mekanizmasının kısıtlılığı nedeniyle genellikle biraz daha yüksek risk olarak kabul edilir.
HA Dolgusu: Daha basit ve hızlı bir uygulamadır, ancak yine de damar tıkanıklığı gibi ciddi komplikasyonlar ihmal edilmemelidir.
Yağ Enjeksiyonu ve Hyaluronik Asit Dolgusu Arasında Sonuçların Düzenliliği Nasıl Karşılaştırılır?
Estetik uygulamalarda sonucun düzenliliği, yani homojen dağılım ve symetrik görünüm, hastaların işlem sonrası en çok baktığı detaylardan biridir. Elbette yüz gibi küçük hataların bile kolay fark edildiği bir bölgede, doğal ve dengeli sonuç almak önemlidir.
Hyaluronik Asit Dolgularında Düzenlilik
HA dolguları, hazır enjektörlerde sabit bir kıvamla gelir. Enjeksiyon tekniği doğru uygulandığında, dolgunun cilt altına dengeli bir şekilde yayılması sağlanabilir. Ayrıca enjeksiyon sonrasında hafif masaj yaparak dolgu materyalinin dağılımını düzeltmek de mümkündür. Özellikle monophasic (tek fazlı) HA dolguları, partikül boyutlarının eşit olması sayesinde cilt altına daha pürüzsüz bir şekilde yerleşir.
Yağ Enjeksiyonunda Zorluklar ve Avantajlar
Yağ enjeksiyonu, elde edilen yağın saflaştırılması ve doğru “konsantrasyonla” yüze verilmesi sürecini içerir. Yağın kalitesi, toplanırkenki teknik, santrifüj veya filtrasyon işlemleri sonucun düzenliliğini doğrudan etkiler. Ayrıca enjekte edilen yağın bir bölümü zaman içinde vücudun doğal süreçleriyle emilebilir. Bu oran kişiden kişiye değişebilir. Kimi zaman, “yüzde 30-40 oranında yağ kaybı olur” derler, kimilerinde bu oran daha düşük veya yüksek çıkabilir. Dolayısıyla ilk enjeksiyonun ardından hafif asimetriler veya boşalmalar olabilir, ek seansla düzeltmek gerekebilir.
Öte yandan başarılı bir enjeksiyon ve iyi bir tutunma oranı sağlandığında, yağ enjeksiyonu son derece doğal ve homojen bir görünüm de verebilir. Bu durumda doku uyumu sayesinde “hiç işlem yapılmamış gibi” bütüncül bir sonuç elde edilebilir.
Tekrar Seansları ve İzlenmesi Gereken Yol
HA Dolgusu: Hatalı veya düzensiz bir görünüm varsa, hyaluronidaz ile dolgu eritilebilir ve yeniden yapılabilir. Bu da düzenliliği sağlama konusunda ekstra bir avantajdır.
Yağ Enjeksiyonu: Sonuçlar oturduktan sonra (ki bu birkaç hafta veya ay sürebilir), gerekirse küçük rötuşlarla düzenlilik artırılabilir. Ancak hatalı bir uygulamanın geri dönüşü HA dolgusu kadar kolay değildir.
Hangi Tedavi Daha Hızlı İyileşme Sağlar: Yağ Enjeksiyonu Mu, Hyaluronik Asit Dolgusu Mu?
Pek çok kişi, estetik uygulamalar için ajandasına bakar, tatil veya özel günleri göz önünde bulundurur ve “Ne kadar sürede iyileşeceğim ne zaman sosyal ortamlara dönebilirim?” diye sorar. Bu özellikle iş dünyasında aktif olan veya günlük yaşam temposu yüksek kişiler için kritik bir meseledir.
Hyaluronik Asit Dolgularının Hızlı Dönüş Avantajı
HA dolguları, genelde tek seans halinde ve çok kısa sürede uygulanır. Çoğu zaman, uygulama sonrasında hafif kızarıklık veya şişlik görülse de bunlar birkaç günde geçecek düzeydedir. Hatta bazı insanlar, ufak makyaj hileleriyle ertesi gün işine veya sosyal etkinliklerine katılabilir. Bu kadar hızlı toparlanma, dolgu işlemini oldukça cazip kılar.
Yağ Enjeksiyonunda İyileşme Süreci
Yağ enjeksiyonunda ise vücuttan yağ alımı, bu yağın hazırlanması ve enjekte edilmesi gibi aşamalar söz konusudur. Liposuction işlemine bağlı morluk ve şişlik, donör bölgede ve enjeksiyon yapılan bölgede rahat birkaç gün hatta hafta sürebilir. Geniş alanda yağ enjeksiyonu yapıldıysa, ödemin gerilemesi ve sonucun tam anlamıyla ortaya çıkması bazen bir ayı bulabilir. Elbette herkesin bünyesi ve cilt yapısı farklı olduğu için, kimisi daha hızlı toparlanırken kimisi biraz daha zamana ihtiyaç duyabilir.
Ne Zaman İdeal Sonucu Görürüz?
HA Dolgusu: Hemen uygulama sonrasında gözle görülür bir değişiklik fark edilir. Şişlik indiğinde genellikle bir hafta içinde en iyi halini alır.
Yağ Enjeksiyonu: Yaklaşık 2-3 hafta içinde iyileşme belirginleşmeye başlar. Ancak nihai sonucun görülmesi bazen 3 aya kadar uzayabilir, çünkü bu süreçte dokular yerleşir, ödem azalır ve vücut enjekte edilen yağın bir kısmını emebilir.

Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı olan Dr. Erman Ak, ilk ve orta öğrenimini Mersin’de, lise öğrenimini Mersin Fen Lisesi’nde tamamlamıştır. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2014 yılında Tıp Doktoru olarak mezun oldu. 2014 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine başladı. İstanbul’un sayılı çene cerrahisi merkezlerinden biri olan hastanede birçok başarılı dudak damak yarığı, doğumsal anomaliler ve çene cerrahisi operasyonları gerçekleştirdi. Bu zorlu ve yorucu ameliyatlar, Dr. Erman Ak’ın yüz cerrahisinde kendi konseptini oluşturmasına faydalı oldu.