Evet, varikosel bazı durumlarda ameliyatsız düzelebilir ve bu konuda en sık başvurulan yöntem “varikosel embolizasyonu” adı verilen, minimal invaziv bir prosedürdür. Basitçe anlatmak gerekirse, bacak veya boyun damarından ince bir kateter yardımıyla girilerek genişlemiş damara ulaşılır ve bu damar bloke edilir. Böylece genişlemiş damar işlevsiz hale getirilir, kan akışı sağlıklı damarlardan sürdürülür, varikosele bağlı şikâyetler azalır ve hatta ortadan kalkabilir. Peki nasıl oluyor da “bacakta veya boyunda” açılan küçük bir giriş noktasıyla “testisteki” bir soruna müdahale edilebiliyor? İşte buradaki temel güç, vücudumuzun damar ağının birbirine bağlı olmasından gelir. Tıpkı şehirdeki trafik akışını yönlendirmek için farklı yolları kullanmaya benzer bir mantıkla, kan akışı da daha sağlıklı yollara yönlendirilir. Bu yöntem genel anestezi gerektirmemesi ve hızlı bir iyileşme sağlaması nedeniyle pek çok kişi için cazip bir seçenektir.
Varikosel Ameliyatsız Tedavi Edilebilir Mi?
Varikosel, testislerin etrafındaki “pampiniform pleksus” adlı damar topluluğunun genişlemesidir. Bu durumu bacaklardaki varisli damarların testis çevresinde ortaya çıkması olarak düşünebilirsiniz. Nasıl ki bacaklarımızda toplardamarlar genişleyerek varis haline geliyorsa, benzer şekilde testis bölgesinde de damar duvarlarının elastikiyetini kaybetmesi sonucu bu problem yaşanabilir. Pek çok erkek, bazen özellikle sol tarafta daha belirgin olmak üzere, testisin üzerinde “solucan torbası” hissine benzer bir dolgunluk tarif eder. Bu tablo bazen hiçbir belirti vermezken, bazı erkeklerde ağrı, rahatsızlık hissi ya da kısırlık gibi problemlere yol açabilir.
Ameliyatsız tedavi seçeneklerinin varlığı bu noktada önemli hale gelir. Her varikosel rahatsızlığına müdahale gerekmese de ağrıya neden oluyorsa, testis gelişimini olumsuz etkiliyorsa veya kısırlık (infertilite) söz konusuysa, tedavi düşünülmelidir. Ameliyatsız yöntemlerden en popüleri “varikosel embolizasyonu” olup, girişimsel radyoloji uzmanları tarafından yapılır. Bu prosedürle genişlemiş damarlara ulaşılır ve özel malzemelerle tıkanarak işlevsiz hâle getirilir. Kan akışı başka damarlardan sağlanmaya devam eder. Bu sayede testise olan kan dolaşımı genel anlamda bozulmaz, varikosele bağlı şikâyetler de düzelme eğilimi gösterir. Böylece çoğu hastada hem yaşam kalitesi artar hem de uzun vadede kısırlık gibi riskler en aza indirgenebilir.
Varikoselin “ameliyatsız” olarak tedavi edilebilmesi, bu konuda çekinceleri olan veya klasik cerrahi müdahaleden korkan kişiler için büyük bir avantajdır. Ancak burada kritik olan varikoselin derecesi, hastanın şikâyetleri ve beklentileridir. Dolayısıyla önce iyi bir değerlendirme yapılması, kimin hangi tedaviye aday olduğunu belirlemek açısından çok önemlidir.
Varikosel Embolizasyonu Ameliyatsız Bir Seçenek Olarak Nasıl Çalışır?
Varikosel embolizasyonu, damar içi tekniklerin ilerlemesi sayesinde gündeme gelen ve son yıllarda oldukça yaygınlaşan bir prosedürdür. Süreci, bir trafik mühendisinin kent içindeki tıkanıklığı azaltmak için alternatif yollar bulmasına benzetebiliriz. Genişlemiş ve kanın gereğinden fazla göllenmesine yol açan toplardamarlar tıkanarak devre dışı bırakılır; ardından kan akışı daha sağlıklı damarlara yönlendirilir. Bunun sonucunda, testis çevresindeki basınç azalır ve testis dokusunun daha sağlıklı çalışması sağlanır.
Embolizasyon sırasında tipik olarak hasta, lokal anestezi ve hafif bir sedasyon altında işlem görür. Öncelikle, kasık veya bazen boyun bölgesindeki bir damara çok küçük bir giriş yapılır. İnce ve esnek bir kateter bu damardan geçirilerek vücudun damar sistemi içinde ilerletilir. Bu aşama, tıpkı bir harita üzerinden doğru rotayı takip etmek gibidir; girişimsel radyolog, gerçek zamanlı röntgen (floroskopi) görüntüleri eşliğinde doğru damarı hedef alır. Kateter ilgili testis damarına ulaştığında, doktor özel “embolizasyon” materyallerini enjekte eder. Bu materyaller metal coil (spiral şeklindeki küçük teller) ya da sklerozan (damarları yapıştırıcı etkiyle kapatan) maddeler olabilir. Böylece varikosele yol açan bozuk damar bloke edilir ve devre dışı bırakılır.
Bu işlem tamamlandıktan sonra, kan akışı sağlıklı komşu damarlardan devam eder ve testis üzerindeki fazla basınç ortadan kalkar. İşin güzel yanı hiçbir büyük cerrahi kesi yapılmaz ve hasta genellikle aynı gün taburcu olabilir. Yeni açılan “alternatif yol” kanın doğru şekilde akmasını sağlarken, tıkanan genişlemiş damarlar zamanla küçülür ve semptomlar geriler. Varikosel embolizasyonu, ameliyat korkusu olan veya genel anesteziye girmek istemeyen hastalar için önemli bir seçenek oluşturur. Ayrıca tekrar iş gücüne veya günlük aktivitelere dönmek çok daha hızlıdır. Bu yönleriyle bakıldığında, varikosel embolizasyonu “nokta atışı” bir müdahale gibi düşünülebilir.
Varikosel Embolizasyonu, Cerrahiye Kıyasla Etkili Midir?
Varikosel tedavisinde hem cerrahi yöntemler (örneğin mikrocerrahi varikoselektomi) hem de embolizasyon denenebilir. Peki, bu iki yaklaşım etki açısından birbirine yakın mıdır, yoksa birisi bariz şekilde daha mı etkilidir? Bilimsel araştırmalar, uygun hasta seçildiğinde her iki yöntemin de benzer başarı oranlarına sahip olduğunu göstermiştir. Yani ister cerrahi yapın, ister embolizasyon uygulayın; varikoselin giderilmesi, sperm parametrelerinin düzeltilmesi ve ağrı kontrolü açısından birbirine benzer sonuçlar elde edilebilir. Bu benzerlik, “Ameliyatsız yöntem acaba yetersiz mi kalır?” şeklindeki endişeleri büyük ölçüde ortadan kaldırır.
Ancak her hasta “uygun aday” olmayabilir. Örneğin bazen iki testiste de (bilateral) varikosel mevcuttur ve damarların anatomik yapısı karmaşık olabilir. Bu gibi durumlarda, bazen cerrahi yöntemler daha avantajlı hale gelebilir. Öte yandan tek taraflı ve genellikle sol testiste gözlenen varikoseller için embolizasyonun başarısı cerrahiyle kıyaslanabilecek düzeydedir. Özellikle tekrarlama (nüks) oranı ve semptom kontrolü bakımından benzer istatistikler görülür. Üstelik, ameliyatsız oluşu nedeniyle hasta konforu, işe hızlı dönüş ve kozmetik açıdan daha avantajlı olduğu bilinir.
Hangi tedavinin tercih edileceği; varikoselin derecesi, hastanın anatomik özellikleri, yaşı, çocuk sahibi olma planları, varsa ağrının şiddeti ve kişisel tercihler gibi faktörlere göre değişiklik gösterir. Kimi hastalar “Bir seferde kesin çözüm olsun, cerrahiye tamamım.” diyebilirken, kimileri ise “Uyutulmadan, bıçak altına yatmadan bu işi halledebilirsem benim için daha iyi.” düşüncesinde olabilir. Dolayısıyla sonuçlar birbirine yakın olsa da kişisel durumunuz seçimi belirleyen en önemli kriterdir.
Ameliyatsız Varikosel Tedavisini Seçmenin Faydaları Nelerdir?
Varikosel tedavisinde ameliyatsız seçeneklerden bahsettiğimizde akla öncelikle embolizasyon gelir. Peki, bu yöntemin yararları neler? Neden bazı hastalar öncelikle bu yola başvurmak isteyebilir?
- Genel Anestezi Gerekmez:
Klasik cerrahi yöntemlerde genellikle genel anestezi veya spinal anestezi uygulanır. Embolizasyonda ise çoğu zaman sadece lokal anestezi ve hafif bir sedasyon yeterli olur. Bu da genel anesteziye bağlı komplikasyon riskini düşürür, özellikle kalp veya akciğer rahatsızlığı olan hastalarda önemli bir rahatlık sağlar.
- Hızlı İyileşme ve Kısa Hastanede Kalış:
Cerrahi varikoselektomide hasta birkaç gün hastanede kalabilir veya en azından bir süre dinlenmeye ihtiyaç duyar. Oysa embolizasyonda aynı gün içinde taburcu olmak mümkündür. Üstelik kesi olmadığı için iyileşme dönemi çok daha kısadır; birçok hasta 1-2 gün içerisinde işine ya da günlük rutinine dönebilir.
- Kozmetik Avantaj:
Cerrahi işlemde, skrotum bölgesine veya kasık bölgesine kesi yapılırken, embolizasyonda sadece kateterin giriş noktası görülür. Bu noktada ufak bir delik dışında belirgin bir iz kalmaz. Estetik kaygıları olan ya da vücudunda büyük kesi istemeyenler için bu büyük bir artıdır.
- Daha Az Ağrı ve Rahatsızlık:
Büyük kesi ve dikiş gibi işlemler olmadığı için, embolizasyonda işlem sonrası ağrı ve konfor kaybı çok daha azdır. Pek çok hasta ertesi gün hafif bir ağrı kesiciyle rahatlıkla dolaşabilir.
- Benzer Başarı Oranı:
Daha önce de değindiğimiz gibi, uygun vakalarda ameliyatsız varikosel tedavileri cerrahi yöntemlere benzer başarı oranlarına sahiptir. Bu da hastaların “Etkisi eksik kalır mı?” endişesini ortadan kaldırmaktadır.
Bunların dışında, non-invaziv ya da minimal invaziv yöntemlerin getirdiği psikolojik avantaj da önemli olabilir. Bazı kişiler için ameliyat fikri oldukça streslidir. Embolizasyon gibi yöntemler bu kaygıları en aza indirir ve hastaya daha rahat bir tedavi süreci sunar.
Ameliyatsız Varikosel Prosedürlerinde Yerel Anestezi Kullanılabilir Mi?
Ameliyatsız varikosel tedavisi denince akla ilk gelen soru genellikle “Bu işlem sırasında uyutulacak mıyım?” şeklinde oluyor. Varikosel embolizasyonunda sıklıkla tercih edilen yöntem lokal anestezi ile sedasyon uygulanmasıdır. Yani hasta tamamen uyutulmadan, bilinci açıkken, yalnızca girişim bölgesine uyuşturucu bir ilaç enjekte edilir. Bunun yanı sıra hastaya hafif bir sakinleştirici verilerek rahatlaması sağlanır. Böylelikle, genel anestezinin getirebileceği komplikasyonlardan ve uzun uyanma süreçlerinden büyük ölçüde kaçınılır.
Lokal anestezinin en büyük avantajlarından biri, işlem bittiği gibi hasta kendine gelir ve birkaç saat içinde evine dönebilir. Üstelik kalp-damar veya solunum sistemiyle ilgili hastalığı olan bireyler için de bu yöntem daha güvenlidir, çünkü genel anesteziye kıyasla çok daha az sistemik yük bindirir. Aynı zamanda, kan sulandırıcı ilaçlar kullanan veya genel anestezi alma riski yüksek olan yaşlı ya da kronik rahatsızlığı bulunan hastalar da bu yöntemle daha konforlu bir süreç geçirebilir.
Tabii ki lokal anestezinin yeterli gelmediği durumlar da olabilir. Nadiren de olsa, hasta prosedür boyunca ciddi bir rahatsızlık hissedebilir. Böyle bir durumda anestezi ekibi sedasyon dozunu artırarak veya gerektiğinde daha farklı bir anestezi yöntemi uygulayarak hastanın konforunu sağlamaya çalışır. Ancak pratikte çoğu kişi, yalnızca lokal anestezi ve hafif bir sedasyonla bu işlemi rahatlıkla tamamlar.
Varikosel Embolizasyonunu Kim Yapar ve Rolü Nedir?
Varikosel embolizasyonunu genellikle “girişimsel radyoloji” alanında uzmanlaşmış hekimler gerçekleştirir. Girişimsel radyologlar, vücuttaki damar yapılarını ve organları, gelişmiş görüntüleme yöntemleri (röntgen, MR, ultrason gibi) yardımıyla inceleyerek, minimal invaziv tekniklerle tedavi edebilir. Varikosel söz konusu olduğunda da bu uzmanlar öncelikle hastanın damar haritasını çıkarır ve sorunlu bölgeyi detaylıca belirler.
Bu alanda uzmanlaşmış doktorun temel rolü, ince bir kateteri kasık veya boyun damarından girerek testise giden toplardamara ulaştırmaktır. Ardından, varikosele neden olan genişlemiş damar ağına sklerozan madde veya metal coil gibi embolizasyon materyalleri yerleştirir. Tüm bu işlemleri gerçek zamanlı röntgen (floroskopi) ya da bazen ultrason eşliğinde yapar. Böylece damarın tıkanması kesin ve güvenli bir şekilde gerçekleşir.
Girişimsel radyologların bu sürece hâkim olması, ameliyatsız tedavilerin başarısında kritik önem taşır. Damarların anatomik yapısı kişiden kişiye değişebilir ve bazen çok dallı bir ağla karşılaşılabilir. Bu nedenle işlemi yapan hekimin anatomi bilgisi ve el becerisi, işlemin başarı oranını doğrudan etkiler. Ayrıca işlem öncesi ve sonrasında da hastanın takip ve kontrollerini yaparak, olası komplikasyonları veya ek tedavi ihtiyacını değerlendirirler. Kısacası embolizasyonu uygulayacak uzman ekibin deneyimi, iyi bir sonuç almak için en az seçilen yöntem kadar önemlidir.
Ameliyatsız Varikosel Düzeltmesiyle İlgili Riskler Nelerdir?
Her tıbbi prosedürde olduğu gibi, ameliyatsız varikosel tedavilerinde de belirli oranda risk mevcuttur. Ancak bu riskler, açık cerrahiye kıyasla genellikle daha düşüktür. Peki, bu prosedür sırasında veya sonrasında hastaların karşılaşabileceği olası sorunlar nelerdir?
- Giriş Noktasıyla İlgili Sorunlar:
Kateterin yerleştirildiği kasık veya boyun bölgesinde hafif bir kanama, morarma veya ağrı olabilir. Bu genellikle basit müdahalelerle düzeltilebilen ve kısa sürede iyileşen bir durumdur.
- Enfeksiyon Riski:
İşlem sırasında çok küçük bir giriş deliği olsa da nadiren enfeksiyon gelişebilir. Ancak steril koşullar titizlikle sağlandığından, enfeksiyon oranı oldukça düşüktür.
- Damar İçi Komplikasyonlar:
Ender de olsa, kullanılan metal coil veya sklerozan maddenin yerinden oynaması (migrasyon) veya damar duvarında geçici tahriş meydana gelmesi mümkündür. Bu durumlarda ek müdahaleler gerekebilir.
- Alerjik Reaksiyon:
Floroskopide kullanılan kontrast maddeye veya sklerozan ilaçlara karşı alerjik tepkiler çok nadir olsa da kayıtlarda mevcuttur. İşlem öncesinde hastanın ilaç ve madde alerji öyküsü mutlaka sorgulanır, gerekirse önlem alınır.
- Tekrarlama (Nüks) Riski:
Ameliyatsız tedavilerde de tıpkı cerrahide olduğu gibi varikoselin tekrar etme ihtimali tamamen sıfırlanmaz. Ancak bu oran uygun teknikler ve deneyimli ellerde oldukça düşüktür. Geniş damarın tamamen kapatılamaması veya yeni kollateral damarların gelişmesi nadir de olsa tekrarlamaya neden olabilir.
- Hafif Ağrı veya Rahatsızlık:
İşlem sonrasında birkaç gün sürebilen hafif ağrı ya da testis bölgesinde çekme hissi ortaya çıkabilir. Basit ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilir ve genellikle kısa sürede geçer.
Genel olarak bakıldığında, varikosel embolizasyonunda ciddi komplikasyon oranı çok düşüktür. Bilhassa, deneyimli bir merkezde yapılırsa ve hasta da doktorun önerilerine uyarsa, iyileşme dönemi genellikle sorunsuz atlatılır.
Ameliyatsız Varikosel Tedavisinden Sonra İyileşme Süresi Ne Kadardır?
Ameliyatsız varikosel tedavisi sonrası hastaların en çok merak ettiği konulardan biri “Ne kadar sürede normal hayatıma dönebilirim?” sorusudur. Emniyetli ve uzman ellerde gerçekleştirilen bir embolizasyon işleminden sonra, iyileşme süresi oldukça kısadır. Pek çok kişi, işlemin yapıldığı günün akşamı bile evinde dinlenebilir ve genellikle 1-2 gün içinde hafif tempoyla günlük aktivitelerine dönebilir.
Tabii ki bu süreç her hastada aynı değildir. Kimi hastalar yalnızca birkaç saatlik gözlem sonrası taburcu edilirken, bazıları işlem sonrası gün hafif bir ağrı yaşayabilir ve dinlenmek isteyebilir. Ancak söz konusu dinlenme süresi, ameliyata göre çok daha kısadır. Örneğin cerrahi varikoselektomi sonrasında 1-2 hafta ağır aktivitelerden uzak durmak gerekirken, embolizasyonda çoğu hasta birkaç gün içinde işine veya spor rutinine dönebilecek hâle gelir.
Bu hızlı iyileşme sürecine rağmen, işlem sonrası testis bölgesinde tam olarak istediğiniz rahatlamayı hissetmeniz biraz zaman alabilir. Özellikle kısırlık sebebiyle bu tedaviyi olanlarda, semen parametrelerinin (sperm sayısı, hareketliliği, morfolojisi) düzelmesi birkaç ayı bulabilir. Bu damarların ve testis dokusunun kendini yenileme hızına bağlı doğal bir süreçtir. Dolayısıyla “Bir işlemle hemen her şey düzelir” beklentisi yerine, sabırlı bir şekilde birkaç aylık periyotta doktor kontrolü ve testlerle takip edilmeli. Birçok hasta, üç ila altı ay arasında belirgin düzelmeler bildirmektedir.
Varikosel Embolizasyonu Erkek Kısırlığını Ameliyatsız İyileştirebilir Mi?
Varikosel, erkek kısırlığının en yaygın nedenlerinden biri olarak görülür. Özellikle testiste artan ısı ve bozulmuş kan akışı, sperm kalitesinin düşmesine ve dolayısıyla da doğal yolla çocuk sahibi olma şansının azalmasına neden olabilir. Bu noktada varikoselin ortadan kaldırılması veya azaltılması, kısırlık tedavisinde önemli bir adım olabilir. Peki, ameliyatsız yöntem bu konuda ne kadar etkili?
Çeşitli çalışmalar varikosel embolizasyonunun erkeklerdeki semen parametrelerini iyileştirebildiğini ve doğal gebelik elde etme oranlarını artırdığını göstermiştir. Sperm sayısında, hareketliliğinde ve şeklinde (morfolojisinde) gözle görülür iyileşmeler bildirilmiştir. Ayrıca bazı araştırmalarda, testis tarafından üretilen testosteron seviyesinde de olumlu yükselmeler saptanmıştır. Bunun anlamı, kan dolaşımının yeniden düzenlenmesiyle testisin daha sağlıklı çalışmaya başladığıdır.
Ancak her kısırlık problemi, tek başına varikoselden kaynaklanmaz. Bazı erkeklerde birden fazla faktör (hormonal dengesizlik, genetik sorunlar, geçmiş enfeksiyonlar vb.) aynı anda rol oynayabilir. Dolayısıyla varikosel embolizasyonu sonrasında gebelik oluşma ihtimali kişiden kişiye değişebilir. Yine de testis fonksiyonunu olumsuz etkileyen bu damar genişlemesi sorunu düzeltildiğinde, kısırlık tedavisinde önemli bir avantaj sağlandığı inkâr edilemez. Özellikle semen parametrelerinde belirgin bozulma olup varikoseli de teşhis edilmiş hastalarda, ameliyatsız varikosel düzeltmesi, doğal yolla veya yardımcı üreme teknikleriyle çocuk sahibi olma ihtimalini yükseltebilir.
Hastalar Ameliyatsız Varikosel Prosedürü Sırasında Ne Beklemelidir?
Varikosel embolizasyonu gibi ameliyatsız prosedürlere başvuran hastaların aklındaki en yaygın sorulardan biri de “İşlem günü beni neler bekliyor?” şeklinde olabilir. Genel olarak hastalar şu adımları bekleyebilirler:
- Hazırlık Aşaması:
Hastaneye veya girişimsel radyoloji merkezine geldiğinizde, işlem öncesi kan testleri ve alerji durumu sorgulanır. Özellikle kontrast maddeye veya herhangi bir ilaç grubuna alerjiniz varsa bu mutlaka bildirilir. Daha sonra, venöz damar yolunuz açılır ve hafif bir sedasyon ile rahatlatıcı ilaçlar verilir.
- Lokal Anestezi Uygulaması:
İşlem yapılacak bölge (genellikle kasık veya nadiren boyun) lokal anesteziyle uyuşturulur. Böylece kateterin giriş noktasında ağrı hissetmezsiniz. Hafif bir baskı veya çekme hissi yaşayabilirsiniz, ama genellikle rahatsız edici boyutta olmaz.
- Kateterin İlerletilmesi:
Girişimsel radyolog, ince ve esnek kateteri damar içinde yavaşça ilerletir. Bunu, monitörde gerçek zamanlı floroskopi görüntüleri eşliğinde yapar. Siz bu sırada sedasyonun da etkisiyle rahat bir pozisyonda yatarsınız.
- Embolizasyon Malzemesinin Yerleştirilmesi:
Kateter hedef damara ulaştığında, sklerozan madde veya coil benzeri malzemeler damar içine yerleştirilir. Böylece kan akışı sağlıklı damarlara yönlendirilir. Bu aşamada hafif bir ısı ya da yanma hissedebilirsiniz, ama genellikle çok rahatsız edici değildir.
- İşlem Sonrası Dinlenme:
Prosedür bittiğinde, kateter dikkatlice çıkarılır ve giriş noktası küçük bir pansumanla kapatılır. Hastalar genellikle gözlem altında 2-3 saat dinlendikten sonra evine gönderilir. Bu süreçte ağır kaldırmaktan ya da yoğun fiziksel aktivitelerden kaçınmanız önerilir.
İşlem genellikle 30-60 dakika arasında sürer ve büyük bir cerrahi kesi olmadan tamamlanır. Bu da hastanın hem fiziksel hem de psikolojik olarak daha az stres yaşamasını sağlar. Operasyon sonrasında hafif bir sızı veya gerginlik olması normaldir, ancak ciddi ağrılarla karşılaşma olasılığı düşüktür. Çoğu kişi, ertesi gün günlük yaşamına rahatlıkla geri dönebilir.
Ameliyatsız Varikosel Tedavilerinin Yan Etkileri Var mıdır?
Ameliyatsız varikosel tedavilerinin en önemli özelliklerinden biri, genellikle büyük yan etkiler veya ağır komplikasyonlar yaratmamasıdır. Ancak bu durum hiçbir yan etki olmayacağı anlamına da gelmez. Nitekim, damar içi girişim söz konusu olduğunda vücudun bu işleme verdiği tepkiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Peki, hangi yan etkiler söz konusu olabilir?
- Kateter Giriş Noktasında Morluk ve Ağrı:
En sık görülen ve çoğu zaman basit önlemlerle iyileşebilen bir durumdur. Bir buz uygulaması veya hafif ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilir.
- Geçici Testis Ağrısı:
Tıkattığınız damarın yarattığı lokal basınç değişikliği nedeniyle, testis bölgesinde birkaç gün hafif bir ağrı ya da “iç çekme” hissi ortaya çıkabilir. Bu genellikle ciddi bir sorun değil dokunun yeni düzene adapte olmasıyla ilgilidir.
- Yorgunluk veya Halsizlik:
Sedasyon veya lokal anestezi sonrası ilk gün hafif yorgunluk yaşayabilirsiniz. Bu vücudun anestezi ilaçlarından kurtulma sürecinin bir yansımasıdır.
- Nadir Komplikasyonlar:
Enfeksiyon, kontrast maddeye alerjik reaksiyon, coil migrasyonu gibi riskler de az da olsa mevcuttur. Ancak bunlar oldukça düşük oranda gözlenir ve genellikle erken müdahaleyle çözülebilir.
Hastalar Neden Varikosel İçin Ameliyatsız Seçenekleri Tercih Eder?
Varikosel tedavisi dendiğinde, hâlâ birçok insanın aklına ilk olarak cerrahi müdahale gelse de ameliyatsız yöntemlerin popülerliği giderek artıyor. Peki, hastalar neden bu yönteme yöneliyor?
- Daha Az Korku ve Kaygı:
“Bıçak altına yatmak” birçok insan için ürkütücüdür. Oysa ameliyatsız yöntemlerde büyük kesiler, dikişler veya genel anestezi yoktur. Bu psikolojik açıdan daha rahat bir yaklaşım sağlar.
- Kısa İyileşme Süresi:
Günümüz yaşam koşullarında insanların uzun süreli iş gücü kaybı yaşaması istemedikleri bir durumdur. Ameliyatsız varikosel tedavisi ise genellikle kısa süreli bir işlem olması ve aynı gün taburcu olma imkânı sunmasıyla tercih sebebidir.
- Etkili Sonuçlar:
Cerrahiyle benzer başarı oranlarına sahip olması, bu tedavi şeklini oldukça cazip kılar. Üstelik tedavi sonrasında semen parametrelerinde iyileşme ve ağrı yönetiminde düzelme görülmesi, bu yöntemin ne kadar etkili olduğunun altını çizer.
- Daha Az Komplikasyon Riski:
Açık cerrahinin beraberinde getirdiği enfeksiyon, yara iyileşme sorunu, anestezi komplikasyonları gibi faktörler ameliyatsız yöntemde oldukça düşük seviyededir. Özellikle “cerrahiye uygun olmayan” veya ek hastalıkları bulunan bireyler için büyük bir avantaj sağlar.
- Kozmetik Avantaj ve Konfor:
Testis bölgesinde veya kasıkta belirgin bir kesi izi kalmasını istemeyen hastalar için, kasık damarından ya da boyun damarından açılan küçük bir giriş noktası çok daha cazip gelmektedir.

Dr. Ali Yurtlak, 1970 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş bir Girişimsel Radyoloji Uzmanıdır. Tıp eğitimini 1996 yılında Adana Çukurova Üniversitesi’nde tamamladı. Radyoloji alanındaki eğitimini İstanbul Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde aldı. Son yıllarda radyoloji alanında özel bir uzmanlık dalı olan Girişimsel Radyoloji’ye yönelerek anjiyografik işlemler gerçekleştirmektedir. Şu anda Özel Atlas Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır ve aynı zamanda İstanbul Medicine Hospital Hastanesi’nde Anjiyografi Sorumlusu olarak çalışmaktadır.