Gözümüzün arkasında ışığa karşı son derece hassas, incecik bir tabaka vardır: Retina. Bu doku, dışarıdan gelen ışık sinyallerini “görme” dediğimiz sürece dönüştürür ve beyne iletir. Retina hastalıkları işte bu değerli tabakanın yapısını veya işleyişini bozarak görmemizi etkileyen çeşitli problemlerdir. Kimi hastalıklar merkezî görmeyi sekteye uğratırken, kimisi gece görüşünü kısıtlar ya da görme alanında karanlık bölgeler (kör noktalar) oluşturur. Bazıları ise, ani ve ciddi görme kaybına sebep olacak kadar ağır seyreder.
Retina Hastalıkları Nelerdir ve Görme Üzerinde Nasıl Etki Yaparlar?
Retina, aslında gözümüzün içinde minyatür bir “film şeridi” gibi davranır. Göz bebeğinden giren ışık, mercekten (lens) geçerek retinaya düşer ve retinanın içindeki fotoreseptör hücreler (çubuk ve koniler) bu ışığı sinir sinyallerine çevirir. Ardından, bu sinyaller optik sinir aracılığıyla beyne gider ve “görüntüyü” oluşturur. Bu işlemi bir kamera gibi düşünmek mümkündür: Nasıl ki fotoğraf makinesinin içindeki film (ya da dijital sensör) zarar gördüğünde net fotoğraf elde edemiyorsak, retina da hasar aldığında görme kalitemiz bozulur.
Retina hastalıkları, pek çok nedenle ortaya çıkabilir: Yaşlanma, genetik eğilimler, sistemik hastalıklar (örneğin şeker hastalığı) veya göz travmaları. Sonuçta retina hasar gördüğünde en sık karşılaşılan etkiler şunlardır:
- Merkezî görme kaybı: Özellikle ince detayları seçmekte zorlanma, okuma güçlüğü veya yüzleri tanıyamama gibi yakınmalar.
- Görme alanında karanlık ya da bulanık bölgeler: Tamamen kararmış “kör noktalar” veya flu bölgeler oluşabilir.
- Renklerin soluklaşması: Canlı renkler bir anda mat ve silik görünmeye başlayabilir.
- Gece körlüğü (tavukkarası): Alacakaranlık veya karanlık ortamlarda ciddi zorlanma görülmesi.
- Işık çakmaları: Gözün içinde aniden belirip kaybolan, bazen şimşek çakması gibi algılanan ışıklar.
Görme, günlük hayatımızın hemen her alanında önemli bir yer tutar. Dolayısıyla retina hasarlandığında, araba kullanmaktan okumaya, yüz tanımadan bilgisayar ekranındaki metinleri çözmeye dek birçok faaliyette zorlanabiliriz. Bazı retina hastalıkları ise başlangıçta sessizce ilerler ve ancak ileri evrede fark edilir. Bu yüzden düzenli göz muayeneleri bu tür hastalıkları erken yakalamak için büyük önem taşır.
Retina Hastalıklarının En Sık Görülen Türleri Nelerdir?
Retina hastalıkları oldukça geniş bir yelpazeye yayılır. Bazıları nadir ve genetik kaynaklıdır, bazıları ise yaşlanma veya sistemik hastalıklar gibi daha yaygın faktörlerden kaynaklanır. Aşağıda en sık rastlanan retina hastalıklarından bazılarını özetleyelim:
- Yaşa Bağlı Maküler Dejenerasyon (AMD)
Makulanın, yani görme keskinliği ve merkezi görme için son derece kritik olan bölgenin yaşlanmaya bağlı bozulmasıdır. İki türü vardır: “Kuru” (atrofik) ve “ıslak” (neovasküler). Kuru tip daha sık görülmekle birlikte genelde yavaş seyreder. Islak tipte ise anormal damar oluşumu nedeniyle retina altında sızıntılar, kanamalar meydana gelir ve daha hızlı ilerler. İleri yaş, sigara kullanımı ve genetik faktörler bu hastalığın temel risk unsurlarındandır.
- Diyabetik Retinopati
Şeker hastalığı (diyabet) olan kişilerde, kan şekeri seviyesinin uzun süre yüksek seyretmesi sonucunda retina damarlarında hasar gelişir. Bu hasar, sızıntılara, kanamalara ve bazen de yeni, anormal damarların oluşmasına neden olur. Görme alanında karanlık lekeler, bulanık görme ve aniden görme kaybı gibi belirtiler verebilir.
- Retinal Yırtıklar ve Retinal Dekolman (Ayrılma)
Vitreus (göziçi sıvısı) yaşla birlikte büzüşüp retinadan ayrılırken bazen retina dokusunu da çekebilir. Bu çekilme, retinada yırtık veya delik oluşumuna yol açar. Eğer yırtık ilerlerse retina dokusu altındaki sıvıyla dolarak duvardan ayrılır. Buna “retinal dekolman” denir. Oldukça acil bir durumdur ve tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına neden olabilir.
- Kalıtsal Retinal Hastalıklar
Retinitis Pigmentosa (RP) bunların en yaygın örneklerindendir. Fotoreseptör hücrelerin genetik sebeplerle yavaş yavaş fonksiyonlarını yitirmesi sonucunda ortaya çıkar. Genellikle gece görüşünün bozulması ve çevresel görmede daralma şeklinde başlar, ilerledikçe ciddi görme kaybına sebep olabilir.
- Epiretinal Membran ve Makula Deliği
Retinanın üzerinde, incecik zar benzeri dokular (epiretinal membran) oluşabilir ve bu zar makulayı gererek görme alanında deformasyon (cisimleri yamuk görme) yaratır. Makula deliğiyse, özellikle ileri yaşlarda veya göz travması sonrası, makulanın merkezinde ortaya çıkan bir açıklıktır. Böylece kişiler, görme merkezinde karanlık veya bulanık nokta hissedebilir.
Koroidermiya, Usher Sendromu ve Stargardt Hastalığı gibi diğer kalıtsal hastalıklar, daha az sıklıkta görülmekle birlikte retina dokusunu etkileyerek benzer görme bozuklukları ortaya çıkarabilir.
Retina Hastalıklarına Neden Olan Faktörler Nelerdir ve Önlemleri Alınabilir Mi?
Retina hastalıkları tek bir nedenle ortaya çıkmaz; çoğu zaman birden fazla etkenin bir araya gelmesiyle görülür. Genetik yatkınlık, sistemik hastalıklar ve çevresel koşullar önemli rol oynar. Şimdi bu faktörleri daha yakından inceleyelim:
- Genetik Yatkınlık
Bazı retina hastalıkları kalıtsaldır. Retinitis Pigmentosa gibi hastalıklarda, anne-babadan aktarılan hatalı genler fotoreseptör hücrelerin işlevini bozarak zaman içinde görmeyi ilerleyici şekilde kötüleştirir. Genetik hastalıkları tamamen önlemek mümkün olmasa da akraba evliliğinden kaçınmak veya gerekli durumlarda genetik danışmanlık almak bazı riskleri azaltabilir.
- Yaşlanma
İleri yaş, pek çok retina rahatsızlığında en temel risk faktörlerinden biridir. Örneğin yaşa bağlı maküler dejenerasyon (AMD) 50 yaş üstü kişilerde daha sık görülür. Yaşlanmayı durdurmak elbette mümkün değildir; ancak düzenli göz muayenesi ve sağlıklı bir yaşam tarzı sayesinde bazı yaşa bağlı değişikliklerin etkisini hafifletmek mümkündür.
- Sistemik Hastalıklar
Diyabet, hipertansiyon veya kolesterol yüksekliği gibi kronik durumlar retina damarlarını zayıflatır. Özellikle diyabetik retinopati, dünya çapında görme kaybının başlıca nedenlerindendir. Kan şekeri seviyesini ve tansiyonu kontrol altında tutarak, düzenli doktor kontrollerini ihmal etmeyerek bu tür hastalıkların retina üzerindeki tahribatını azaltabilirsiniz.
- Göz Yaralanmaları ve Travmalar
Göze alınan ciddi bir darbe, retina tabakasında yırtılma veya dekolmana zemin hazırlayabilir. Spor yaparken, iş kazalarında veya trafikte yaşanan kazalarda göz travmaları daha yaygındır. Koruyucu gözlük kullanmak, tehlikeli faaliyetler sırasında dikkatli olmak bu riski düşürebilir.
- Yaşam Tarzı Faktörleri
Sigara kullanımı, yüksek kalorili ve dengesiz beslenme, obezite ve hareketsiz yaşam gibi alışkanlıklar retina sağlığını olumsuz etkiler. Sigara içmek, özellikle AMD riskini belirgin şekilde artırır. Aşırı alkol tüketimi de göz damarlarına zarar verebilir. Bunların önüne geçmek için dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve sigaranın bırakılması önerilir.
- Çevresel Koşullar
Uzun süreli ultraviyole (UV) ışınlarına maruz kalmak, retina hücrelerinde oksidatif stres yaratabilir. Özellikle güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatlerde yüksek koruyuculuk faktörüne sahip güneş gözlüğü kullanmak hem retinayı hem de göz merceğini (katarakt riskini) korumaya yardımcı olur.
- Önlem Alma İmkânı
Genetik ve yaş gibi faktörler kontrolünüz dışında olsa da diğer risk unsurları üzerinde etkili olabilirsiniz. Sağlıklı bir diyet, göz sağlığını destekleyen vitamin ve mineralleri almayı, sigaradan uzak kalmayı ve diyabet ile hipertansiyon gibi durumları kontrol altında tutmayı içerir. Düzenli göz kontrolleri de erken teşhisin anahtarıdır. Unutmayın ki retina hastalıklarının birçoğu, erken dönemde daha kolay yönetilebilir.
Retina Hastalıklarında Dikkat Edilmesi Gereken Belirtiler Nelerdir?
Retina hastalıklarının belirti çeşitliliği oldukça geniştir. Bazen belirtiler çok hafif seyreder ve kişi uzun süre farkına varmayabilir; bazen de aniden ortaya çıkan şiddetli semptomlar göz sağlığının alarm verdiğini gösterir. İşte dikkate almanız gereken bazı önemli işaretler:
- Görme Alanında Karartılar veya Gölge Hissi
Görüşünüzün bir kenarında karanlık bir perde inmiş gibi hissedebilirsiniz. Bu özellikle retina dekolmanının habercisi olabilir. Dekolman ilerledikçe bu karartı büyüyebilir ve merkezi görmenizi tehdit edebilir.
- Ani Işık Çakmaları
Karanlık bir odada çakıp sönen flaş benzeri ışıklar, retinada çekilme veya yırtık olduğunda sıkça rapor edilir. Vitreusun retinaya uyguladığı çekme kuvveti, beyinde bu “ışıltı” hissine yol açar.
- Uçuşan Noktalar (Floaters)
Gözün içinde, özellikle açık renkli bir zemine bakarken fark edilen küçük siyah veya gri nokta, nokta kümesi veya ipliksi yapılar görülebilir. Birkaç “uçuşan cisim” çoğu kişide olağandır; ancak sayısında ani bir artış varsa veya bunlar büyük, karaltılı gölgeler şeklinde görünmeye başladıysa retinal yırtık ya da kanama riski açısından acil muayene gerekebilir.
- Merkezi Görmede Bozulma veya Çarpık Görme
Özellikle makula bölgesini etkileyen hastalıklarda (makula deliği, epiretinal membran, AMD), düz bir çizgiye baktığınızda yamulma veya dalgalanma hissedebilirsiniz. Metinler veya yüzler flu ve eğri görünüyorsa ihmal etmemek gerekir.
- Renkleri Soluk Algılama
Renklerin solması veya önceki kadar parlak görünmemesi, makula hasarı dahil çeşitli retina sorunlarında ortaya çıkabilir. Böyle bir fark hissediyorsanız vakit kaybetmeden göz muayenesi yaptırmak faydalıdır.
- Gece Körlüğü ve Periferik Görme Daralması
Özellikle Retinitis Pigmentosa gibi hastalıklarda önce gece görüşü bozulur, ardından görme alanında tünel etkisi meydana gelir. Kenarları seçememek, karanlıkta çok zorlanmak bu hastalığın erken ipuçlarındandır.
Diyabetik Retinopati Retinayı Nasıl Etkiler?
Diyabetik retinopati, adından da anlaşılacağı üzere diyabetin doğrudan bir sonucu olarak gözün en iç tabakası olan retinada meydana gelen bir hastalıktır. Uzun süre yüksek seyreden kan şekeri, sadece böbrekler ve sinirler gibi organları değil aynı zamanda gözün kılcal damarlarını da tahrip eder. Bu hasarı adım adım açıklamak mümkündür:
- Erken Evre: Non-Proliferatif Diyabetik Retinopati (NPDR)
Hastalığın bu aşamasında damar duvarları zayıflar ve minik baloncuklar (mikroanevrizma) oluşur. Bu baloncuklar zamanla kan veya sıvı sızdırarak retinada küçük ödemlere ya da beyazımsı atık birikimlerine neden olabilir. Görmede hafif bulanıklık ve okuma güçlüğü bu dönemde hissedilebilir, ancak birçok kişi bu aşamayı fark etmez bile.
- İlerlemiş Evre: Makula Ödemi ve Kanamalar
Zayıflayan damarlar, retinanın merkezindeki makulaya sıvı sızdırarak ödem oluşumuna yol açar. Makula ödemi, özellikle okuma ve detaylı iş yapma yeteneğini sekteye uğratır. Ayrıca daha büyük kanamalar da gelişebilir ve görme alanınızda siyah perdeler veya koyu kırmızı lekeler görülebilir.
- Proliferatif Diyabetik Retinopati (PDR)
Retinadaki oksijen yoksunluğu, vücudun yeni damarlar oluşturma çabasını tetikler. Ne var ki bu yeni damarlar sağlıksız ve oldukça kırılgandır. Her an kanayabilir, hatta yoğun kanama vitreus boşluğuna dökülebilir. Bu kanamalar görme alanını hızla kapatır ve ani görme kaybına yol açabilir. Ayrıca bu anormal damarlar skar dokusu oluşturarak retinayı çekebilir ve retina dekolmanına zemin hazırlayabilir.
Retina Hastalıkları İçin Risk Faktörleri Nelerdir?
Retina hastalıkları, belirli koşullara veya kişisel faktörlere bağlı olarak daha yüksek sıklıkta ortaya çıkabilir. Bu “risk faktörleri”, hastalığa yakalanma ihtimalini artıran etkenlerdir ve genellikle birkaç tanesi aynı anda bir kişide bulunabilir. İşte retina hastalıklarında en yaygın görülen risk faktörleri:
- İleri Yaş
Yaş, hem maküler dejenerasyon hem de diğer dejeneratif retina hastalıklarında başı çeken bir risk faktörüdür. Vücut dokularında olduğu gibi retina dokusunda da yaşla birlikte yıpranma ve işlev kaybı artar. 60’lı yaşlardan sonra AMD gibi hastalıkların görülme sıklığı belirgin şekilde yükselir.
- Genetik ve Aile Öyküsü
Bazı retina hastalıkları doğrudan genetik yolla aktarılırken (Retinitis Pigmentosa gibi), bazılarında aile öyküsü riski artırır ama doğrudan sebep olmaz (AMD gibi multifaktöriyel hastalıklar). Ailede benzer hastalık öyküsü bulunuyorsa, düzenli göz muayeneleri daha da kritik hale gelir.
- Diyabet ve Hipertansiyon
Kan şekerinin uzun süre yüksek seyretmesi, retina damarlarını zayıflatıp sızıntılara yol açarak diyabetik retinopatiyi tetikler. Hipertansiyon da gözdeki damar duvarlarına zarar vererek benzer bir etki yaratabilir. Bu nedenle diyabet ve yüksek tansiyon hastaları, göz sağlığı açısından yakından takip edilmelidir.
- Sigara Kullanımı
Sigara içmenin vücuttaki damar sağlığını nasıl olumsuz etkilediği iyi bilinir. Gözün ince damarları da bu durumdan nasibini alır. Özellikle maküler dejenerasyon riskini artıran sigara, retinanın oksijenlenmesini bozar. Sigara içmeyi bırakarak hem genel sağlık hem de göz sağlığı açısından büyük bir adım atmış olursunuz.
- Obezite ve Hareketsizlik
Fazla kilolar ve az hareket, diyabet ve kalp-damar hastalıklarının tetikleyicisidir. Dolayısıyla retina hastalıkları açısından da riskli bir durum oluşturur. Sağlıklı bir kiloda olmak ve düzenli egzersiz yapmak, retinanın ihtiyacı olan oksijen ve besin maddelerini daha verimli almasına destek olur.
- Yetersiz Beslenme
Antioksidanlar, omega-3 yağ asitleri ve mineraller (özellikle çinko, selenyum) retina sağlığı için kıymetlidir. Balık, sebze, meyve ve kuruyemişlerden zengin bir diyet göz dokusunu oksidatif stresten korumaya yardım eder. Batı tipi, yüksek işlenmiş gıdalı diyetler, AMD ve diyabet riskini artırabilir.
- Göz Travmaları ve Yüksek Miyopi
Gözdeki şiddetli çarpmalar, özellikle retina yırtık ve dekolman riskini yükseltir. Ayrıca -6.00 ve üzeri miyopisi olan kişilerde göz küresi öne doğru uzadığından retina gerilir ve dekolman riski artar. Yüksek miyopisi bulunan bireyler koruyucu önlemler almalı ve düzenli aralıklarla retina muayenesinden geçmelidir.
Retina Hastalıklarında Retina Ayrılması Nasıl Tedavi Edilir?
Retinal dekolman, yani retina tabakasının altındaki dokudan ayrılması, göz sağlığı açısından acil müdahale gerektiren bir durumdur. Bu tabloyu, duvardan sıyrılan bir duvar kâğıdına benzetebiliriz; zamanında ve doğru şekilde yapıştırılmazsa tamamının soyulup gitmesi kaçınılmazdır. Aşağıda retina ayrılmasını (dekolmanını) düzeltmek için kullanılan temel tedavi yöntemleri yer almaktadır:
- Pnömatik Retinopeksi
Daha küçük ve üst konumlu yırtıklarda tercih edilir. Gözün iç kısmına, vitreus boşluğuna bir gaz balonu enjekte edilir. Bu balon, yırtık bölgeyi yerine bastırarak sıvının alttan geçmesine engel olur. Ardından lazer veya dondurma (kriyopeksi) yöntemi ile yırtık kenarları mühürlenir. Hasta, balonun retinayı desteklemesi için birkaç gün belirli bir baş pozisyonunda durmak zorunda kalabilir.
- Skleral Çökertme (Scleral Buckle)
Bu yöntemde gözün dış yüzeyine, genellikle silikon bir bant veya sünger benzeri malzeme yerleştirilir. Bu malzeme, göz küresini içe doğru hafifçe bastırarak yırtık bölgesinin göz sıvısıyla temasını azaltır ve retinanın tekrar yapışmasına yardım eder. Skleral çökertme, klasik ve etkili bir tedavidir; ancak miyopisi yüksek kişilerde gözün boyutlarına dikkat edilerek uygulanır.
- Vitrektomi
Gözün içindeki vitreus sıvısı alınarak yerine özel bir sıvı, gaz veya silikon yağı konur. Vitreus, retinaya çekme kuvveti uyguluyorsa bu işlemle çekme ortadan kaldırılır. Özellikle büyük dekolmanlar, makula yarılmaları veya proliferatif diyabetik retinopatiyle ilişkili dekolmanlar için yaygın olarak uygulanır. Vitrektomi sonrasında da lazerle yırtık kenarları sabitlenir.
- Lazer Fotokoagülasyon ve Kriyopeksi
Henüz ayrılma gelişmemiş ama yırtık oluşmuş bölgelerde, küçük yırtığın etrafı lazer yardımıyla “kaynatılır” veya dondurma işlemiyle sağlamlaştırılır. Böylece sıvının yırtıktan sızarak retina altına birikmesi engellenmeye çalışılır. Bu dekolman gelişimini önleme açısından erken dönemde çok etkilidir.
Maküler Dejenerasyon, Retina Hastalıklarında Ne Rol Oynar?
Maküler dejenerasyon, özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkar ve retina hastalıklarının en yaygın nedenlerinden biri sayılır. Makula, retinanın merkezinde yer alır ve ince detayları görmemizi, okumayı, yüzleri tanımayı sağlayan bölgedir. Kısacası “HD çözünürlüğümüz” bu minik noktaya bağlıdır. Maküler dejenerasyon (AMD) ise bu hassas bölgenin bozulmasıyla karakterizedir.
- Kuru (Atrofik) AMD
Bu formda makula hücreleri yavaşça incelir ve yer yer “drusen” adı verilen sarı tortular birikir. Hastalık genellikle sinsi seyreder ve görme kaybı yavaş gelişir. Kişi uzun süre fark etmeyebilir. Drusen miktarı ve boyutu arttıkça makula hücrelerinin beslenmesi kötüleşir, netlik kaybı oluşur.
- Yaş (Islak) AMD
Retinanın altında, anormal yeni damarlar oluşur (koroidal neovaskülarizasyon). Bu damarlar çok kırılgan olduğu için sızıntı veya kanama yapar. Böylece makula bölgesi şişer, skar dokusu oluşabilir. Yaş tip, kuru tipe göre daha hızlı ilerleyip ani görme kaybına sebep olabilir. Özellikle düz çizgileri eğri veya dalgalı görmek, yaş tipin sık görülen belirtisidir.
- Risk Faktörleri ve Beslenme
AMD’de yaş en önemli risk faktörü olsa da sigara kullanımı, kalıtım, aşırı güneşe maruz kalma, yüksek yağlı diyet gibi unsurlar da hastalığın gelişiminde etkilidir. Lutein, zeaksantin, omega-3 yağ asitleri, C ve E vitaminleri ile çinko zengini beslenme AMD’nin ilerlemesini yavaşlatmaya destek olabilir.
- Makula Dejenerasyonunun Rolü
Maküler dejenerasyon, görme kalitesini doğrudan etkilediği için retina hastalıkları arasında ayrı bir öneme sahiptir. Merkezi görmenin bulanıklaşması, kişi televizyon izlerken, bilgisayar kullanırken, araba sürerken veya birinin yüzünü tanımaya çalışırken ciddi zorluklara sebep olur. Bazı hastalar merkezde siyah bir leke veya netlik kaybı görür. Bu da sosyal hayattan uzaklaşmaya, hatta depresyona varan psikolojik etkiler yaratabilir.
Erken teşhis edilen AMD vakalarında, göz hekimi anti-VEGF tedavisi veya lazer tedavisi gibi yöntemlerle görmeyi korumaya çalışabilir. Düzenli takiple birlikte beslenmeye dikkat etmek, göz koruyucu güneş gözlükleri kullanmak ve sigaradan uzak durmak bu hastalığın kontrolünde önemlidir.
Retinitis Pigmentosa Gibi Kalıtsal Retina Hastalıkları Nasıl Gelişir?
Retinitis Pigmentosa (RP) ve benzeri kalıtsal retina hastalıkları, genelde fotoreseptör hücrelerin (özellikle çubuk hücrelerin) zamanla işlevsiz hâle gelmesiyle kendini gösterir. Kalıtsal demek, genellikle ebeveynlerden aktarılan belirli gen mutasyonlarının bu bozukluklara yol açtığı anlamına gelir.
- Genetik Temelleri
RP pek çok farklı genetik mutasyonla ilişkili olabilir. Bazıları otosomal dominant (ailenin tek tarafındaki hastalıklı gen aktarıldığında bile ortaya çıkan) kalıtımla geçer, bazıları otosomal resesif (her iki ebeveynin de taşıyıcı olduğu durumlarda hastalık oluşur) olabilir. X’e bağlı formlar da görülür ve bu durum genellikle erkeklerde daha ağır seyreder.
- Fotoreseptör Hücre Kaybı
RP’de ilk etkilenen hücreler genellikle gece ve karanlıkta görmeyi sağlayan çubuk hücrelerdir. Çubuk hücrelerin ölmesiyle gece görüşü belirgin biçimde bozulur ve kişiler ilk olarak “gece körlüğü” (geç adapte olma) şikâyetleriyle başvurur. Hastalık ilerledikçe koni hücreleri de zarar görür ve merkezi görme kaybı yaşanabilir.
- Belirtilerin Gelişimi
Hastalık yavaş yavaş ilerler. Başlangıçta daralan görme alanı nedeniyle “tünel görüşü” ortaya çıkar. Hasta, sağını solunu göremediğini fark eder, gün geçtikçe görüş açısı daha da kısıtlanır. İlerleyen dönemde netlik azalır, hatta ileri evrede okumak veya detay seçmek zorlaşır.
- İlerleyiş ve Tedavi Seçenekleri
Kalıtsal hastalıklar için kesin bir şifa genellikle zordur; çünkü problemin kökeni gen mutasyonudur. Bununla birlikte son yıllarda gen terapisi üzerine yapılan araştırmalar, RP dahil bazı kalıtsal hastalıklarda ümit verici sonuçlar gösterir. Ayrıca retina protezi (biyonik göz) gibi teknolojik çözümler ve kök hücre tedavisi çalışmaları da mevcuttur. Her ne kadar RP, tipik olarak yavaş ama ilerleyici görme kaybına neden olsa da doğru destek ve takip ile hastaların günlük yaşam kalitelerini bir dereceye kadar korumaları mümkündür.
Retina Hastalıkları İçin Kullanılabilen Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Retina hastalıklarında tedavi yaklaşımı, hastalığın türüne ve evresine göre büyük farklılık gösterir. Kimi durumlarda ilaç enjeksiyonları yeterli olurken, kimi zaman cerrahi müdahaleler gerekebilir. Aşağıda en yaygın tedavi yöntemlerine genel bir bakış sunulmuştur:
İlaç Tedavileri (Anti-VEGF, Kortikosteroid Enjeksiyonları)
- Anti-VEGF Enjeksiyonları: Yaş tip AMD, diyabetik makula ödemi ve bazı damar tıkanıklıkları sonucunda gelişen makula ödeminin tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemlerden biridir. Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörünü (VEGF) baskılayarak anormal damar oluşumunu ve sızıntıları azaltır.
- Kortikosteroidler: İltihaplanma odaklı retina hastalıklarında veya diyabetik makula ödeminde de kullanılabilir. Göz içine enjekte edilen depo kortikosteroid implantlar, uzun süreli ilaç salınımı sağlayarak ödemi kontrol altında tutar.
Lazer Tedavileri
- Panretinal Fotokoagülasyon (PRP): Özellikle proliferatif diyabetik retinopatide, anormal damar oluşumunu engellemek için retinanın çeşitli bölgelerine “yanık” oluşturan lazer ışınları uygulanır.
- Fokal veya Grid Lazer: Makula ödemini azaltmak adına sınırlı bölgelere yapılan lazer tedavisi.
- Fotodinamik Terapi: Bazı spesifik AMD vakalarında kullanılır, özel bir ilaç damar içine enjekte edildikten sonra lazer uygulamasıyla sorunlu damarlarda hasar oluşturulur.
Cerrahi Yöntemler (Vitrektomi, Skleral Çökertme, Pnömatik Retinopeksi)
- Vitrektomi: Retina dekolmanı, ileri diyabetik retinopati veya makula deliği gibi durumlarda vitreus sıvısının temizlenip yerine gaz/silikon yağ enjeksiyonu yapılmasıdır.
- Skleral Çökertme: Retina yırtığı veya dekolmanı onarmak için göz dışından uygulanan band yöntemidir.
- Pnömatik Retinopeksi: Küçük yırtıklarda vitreus boşluğuna gaz enjekte edilerek retinanın yerine yapışmasını sağlama tekniğidir.
Gen ve Kök Hücre Tedavileri
- Gen Tedavisi: Özellikle kalıtsal retina hastalıkları (örneğin bazı RP tipleri) için geliştirilen deneysel ve onaylanmış tedaviler mevcuttur. Hatalı genin yerine sağlıklı genin aktarılması amaçlanır.
- Kök Hücre Tedavisi: Retina hasarını onarmayı hedefleyen, henüz gelişmekte olan bir alandır. Bazı klinik araştırmalar, makula bölgesine enjekte edilen kök hücrelerin işlevini yitirmiş retina hücrelerinin yerine geçebileceğini göstermiştir.
Destekleyici Tedaviler ve Rehabilitasyon
- Beslenme Desteği: Lutein, zeaksantin, omega-3, C ve E vitaminleri ile çinko, bazı AMD vakalarında hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir.
- Düşük Görme Rehabilitasyonu: Ciddi görme kaybı olan hastalar için özel gözlükler, büyüteçler veya dijital cihazlar görmeyi kolaylaştırabilir.
- Yardımcı Araçlar: Rehber bastonlar, akıllı telefon uygulamaları veya sesli kitaplar gibi yöntemler günlük hayatı kolaylaştırabilir.
Tedavide en önemli nokta, erken teşhis ve doğru yöntem seçimiyle ilerlemenin durdurulması veya yavaşlatılmasıdır. Her hastanın gereksinimi farklı olduğundan, göz hekimlerinin bireyselleştirilmiş tedavi protokolleri oluşturması çok önemlidir.
Düzenli Göz Muayeneleri Retina Hastalıklarını Erken Tespit Etmeye Nasıl Yardımcı Olur?
Retina hastalıklarının önemli bir bölümü ilk safhalarda belirti vermeden ilerleyebilir. Kişi görme kaybını ancak ciddi düzeye ulaştığında fark eder ve bazen o aşamaya gelindiğinde kalıcı hasar oluşmuştur. İşte bu yüzden düzenli göz muayeneleri kritik önemdedir.
- Göz Dibi Muayenesi ve Dilatasyon
Göz bebeğini genişleten damlalar sayesinde göz hekimi, retinanın tüm alanlarını inceleyebilir. Retina damarlarının durumu olası yırtıklar, ödem, kanamalar veya drusen gibi anormal oluşumlar bu muayene sırasında görülebilir.
- Optik Kohorens Tomografi (OCT)
Retinanın katmanlarını yüksek çözünürlükte incelemeye yarayan bir teknolojidir. Makula ödemi, epiretinal membran, makula deliği gibi sorunlar OCT sayesinde erken yakalanır. Hastalığın ilerleyişini takip etmek için de kullanılabilir.
- Flöresein Anjiyografi
Koldan enjekte edilen boyanın göz damarlarından geçişi sırasında fotoğraflar alınır. Diyabetik retinopati veya yaş tip AMD gibi damarsal bozuklukların yeri ve boyutu tespit edilebilir. Bu da doğru tedavi planlamasını kolaylaştırır.
- Erken Teşhisle Artan Tedavi Başarısı
Retina hastalıklarının bir kısmı—örneğin diyabetik retinopati—erken aşamada önleyici tedavilerle kontrol altına alınabilir. Böylece ağır görme kaybı yaşanmadan müdahale etme şansı doğar. Benzer şekilde AMD veya retinal yırtık gibi durumlarda da erken tespit, lazer veya enjeksiyon gibi minimal müdahalelerle kötüleşmeyi önleyebilir.
- Sadece Hastalık Değil Risk Faktörleri de Analiz Edilir
Düzenli muayeneler sırasında göz hekimi, tansiyon, kan şekeri seviyesi veya kolesterol gibi faktörleri de değerlendirir (veya bu konuda önerilerde bulunur). Çünkü diyabet veya hipertansiyon gibi rahatsızlıklar erken dönemde retinada ufak değişiklikler yaparak ileride oluşabilecek büyük hasarın habercisi olabilir.
Retina Hastalıkları Riskini Azaltmak İçin Hangi Yaşam Tarzı Değişiklikleri Yapılabilir?
Görme duyusu, yaşamsal fonksiyonlarımızı ve yaşam kalitemizi doğrudan etkiler. Bu nedenle retina hastalıkları henüz ortaya çıkmadan, koruyucu adımlar atmak son derece kıymetlidir. İşte görme sağlığınız için yapabileceğiniz bazı yaşam tarzı değişiklikleri:
Dengeli Beslenme ve Antioksidanlar
- Yeşil Yapraklı Sebzeler ve Renkli Meyveler: Ispanak, brokoli gibi yeşil sebzeler ile yaban mersini, çilek, portakal gibi meyveler güçlü antioksidanlar içerir. Retina hücrelerinin oksidatif strese karşı korunmasına yardımcı olurlar.
- Balık ve Omega-3: Somon, ton balığı, sardalye gibi yağlı balıklarda bulunan omega-3 yağ asitleri retina sağlığı için destekleyicidir. Özellikle AMD riskini azaltabileceğine dair bilimsel bulgular mevcuttur.
Sigara ve Alkolü Sınırlamak
- Sigara: Maküler dejenerasyon ve damar hastalıklarının önemli bir tetikleyicisidir. Sigarayı bırakmak, retina başta olmak üzere genel sağlığınız için atabileceğiniz en büyük adımlardan biridir.
- Alkol: Aşırı alkol tüketimi, vücutta inflamasyon ve damar hasarına yol açarak görme bozukluklarına zemin hazırlar. Bu nedenle ölçülü tüketim veya tamamen kaçınma göz sağlığını korur.
Düzenli Egzersiz
- Kalp ve Damar Sağlığına Katkı: Haftada en az 150 dakika orta tempolu egzersiz (yürüyüş, bisiklet, yüzme gibi) yapmak, retina da dahil tüm vücuttaki kan dolaşımını iyileştirir.
- Kan Şekeri ve Tansiyon Kontrolü: Diyabet veya hipertansiyon riskini azaltarak diyabetik retinopati ve diğer damar kaynaklı retina hastalıklarının önüne geçmeye yardımcı olur.
Güneş Koruması
- UV Filtreli Güneş Gözlüğü: Uzun süreli güneş maruziyeti, retina hücrelerinde oksidatif hasarı artırabilir. Özellikle yüksek rakımlı veya karlı bölgelerde, yansımaları da düşünerek güneş gözlüğü kullanmak göz sağlığı adına önemlidir.
Ekran Süresi ve Göz Yorgunluğu
- Düzenli Molalar: Bilgisayar, telefon veya tablet karşısında uzun süre kaldığınızda gözlerinizin kurumasını ve retinanın yorulmasını önlemek için her 20 dakikada bir uzak bir noktaya 20 saniye bakma (20-20-20 kuralı) gibi yöntemler uygulayabilirsiniz.
- Ekran Parlaklığı ve Mesafe: Çok parlak veya çok karanlık ekranlar göz yorgunluğunu artırabilir. Ekranın göz hizasında olması ve yeterli mesafede durulması önemlidir.
Rutin Göz Kontrolleri
- Erken Teşhis ve İzlem: Risk faktörleriniz olsa da olmasa da düzenli göz muayenesi olmayı alışkanlık haline getirmek erken tanı ve tedavi şansını artırır.
Retina Hastalığı Teşhisi Konan Bireyler İçin Prognoz Nedir?
Retina hastalıkları genellikle kalıcı görme kaybı riskini beraberinde getiren ciddi sorunlardır. Ancak “prognoz” yani hastalığın ilerleyiş seyri ve sonuçları, birçok değişkene bağlıdır:
Hastalığın Türü ve Evresi
- Diyabetik Retinopati: Kan şekeri, tansiyon ve kan lipit düzeylerinin kontrol altında tutulduğu; gerekli lazer, enjeksiyon veya cerrahi tedavilerin uygulandığı hastalarda görme kaybı önemli ölçüde önlenebilir. Geç başvurularda, retina hasarı geri döndürülemez hale gelebilir.
- Maküler Dejenerasyon: Kuru tip AMD’de ilerleme yavaştır ve beslenme desteğiyle stabilize edilebilir. Islak tipte ise anti-VEGF enjeksiyonları görme kaybının hızını düşürebilir veya kısmen geri kazandırabilir. Erken tanı her iki tipte de önemlidir.
- Retinitis Pigmentosa: Genetik yapıya bağlı ilerleyici bir hastalıktır. Kesin tedavisi olmamakla birlikte son dönem gen tedavileri ve retina implantları ümit vadeder. Hastaların çoğunda zaman içinde görme alanı daralması olur, ancak bu süreç kişiden kişiye değişir.
Görme kaybının önüne geçmenin veya en azından ilerleyişi yavaşlatmanın anahtarı, hastalığı erken safhada yakalamaktır. Düzenli muayeneler ve hekimin önerdiği tedavi planına sadık kalmak, prognozu iyileştirebilir.
Diyabet, kalp hastalıkları ve hipertansiyon gibi sistemik rahatsızlıkların kontrolü, retina hastalıklarının prognozunda büyük rol oynar. Sağlıklı beslenme, egzersiz, sigaradan uzak durma gibi etkenler ise her tür retina hastalığında iyileşme şansını artırır veya kötüleşmeyi yavaşlatır.
Tıbbi teknoloji ve araştırmalar hızla gelişiyor. Özellikle gen tedavileri, kök hücre uygulamaları, retina çipleri ve biyonik göz gibi yöntemler önceden “geri döndürülemez” kabul edilen bazı durumlarda bile umut ışığı olmaya başlamıştır. Bu gelişmeler, gelecekte birçok retina hastasının prognozunu ciddi ölçüde iyileştirebilir.
Görme kaybına uğrayan bireyler için düşük görme rehabilitasyonu (özel büyüteçler, teleskopik gözlükler, elektronik cihazlar), günlük yaşam aktivitelerini daha bağımsız yapmayı sağlayabilir. Ayrıca ciddi görme kaybı yaşayanlarda depresyon ve kaygı sık görülür. Psikolojik destek ve sosyal yardımlar da prognozu dolaylı yoldan etkiler, hastanın yaşam kalitesini artırır.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda asistanlık eğitimine başladı. 1997 yılında uzman olduktan sonra aynı yıl uzman doktor olarak aynı klinikte Retina Hastalıkları ve Vitreoretinal Cerrahi alanında uzmanlaşmak üzere görevine devam etti. Bu konudaki eğitimini, çeşitli dönemlerde Antwerp-Belçika (Dr.Zivanovic Kliniği), Frankfurt-Almanya (Dr.Eckardt Kliniği), Duisburg-Almanya’da gerçekleştirdi. 2004 yılında doçentlik, 2010 yılında profesörlük ünvanını alan Dr.Erakgün, 2013 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’ndaki görevinden ayrılmıştır. Şu anda Kaşkaloğlu göz hastanesinde çalışmalarına devam etmektedir.