Pazartesi, Aralık 15, 2025

Botoks ile Dolgu Arasındaki...

Botoks (Botulinum Toksin) ve dermal dolgu arasındaki fark, hedefledikleri yaşlanma belirtisinde yatar. Botoks,...

Psikolojisi Bozuk Çocuğun Belirtileri...

Çocuklarda psikolojik zorlukların belirtileri; ani davranış değişiklikleri, sosyal geri çekilme, akademik performansta belirgin...

Eksizyonel ve İnsizyonel Biyopsi...

Eksizyonel biyopsi, şüpheli bir doku lezyonunun veya kitlenin tamamının cerrahi olarak çıkarılması işlemidir;...

Yüz Germe ve Boyun...

Evet, yüz germe ve boyun germe ameliyatları sıklıkla aynı anda, tek bir cerrahi...

CLaCS Varis Tedavisi

CLaCS varis tedavisi; bacaklarda estetik kaygı yaratan kılcal damar çatlamaları, örümcek ağı görünümlü damarlar ve retiküler varislerin yok edilmesi için geliştirilmiş, artırılmış gerçeklik destekli kombine bir yöntemdir. Cryo-Laser ve Cryo-Skleroterapi tekniklerinin birleşimi olan bu protokol, transdermal lazer enerjisi ile damarı dışarıdan daraltırken eş zamanlı soğutma ve skleroterapi uygulamasıyla damarı içeriden kalıcı olarak kapatır. Geleneksel yöntemlere göre leke (hiperpigmentasyon) riskini en aza indiren CLaCS, ağrısız ve hızlı iyileşme süreciyle estetik damar tedavisinde en etkili çözüm olarak kabul edilir.

CLaCS tedavisi nedir ve hangi teknolojileri içerir?

Bu tedaviyi anlamak için ismindeki kısaltmaları biraz açmak ve bunların birbirleriyle nasıl bir uyum içinde çalıştığını kavramak gerekir. CLaCS, sıradan bir varis tedavisi değildir; bir sinerji yöntemidir. Yani kullanılan her bir teknoloji, diğerinin etkisini güçlendirir ve tek başına yapamayacakları bir sonucu ortaya çıkarır. Bu protokolün temelinde üç ana yapı taşı bulunur:

Bunlardan ilki güçlü bir soğutma sistemidir. İkincisi, cildin derinlerine inebilen özel bir lazer teknolojisidir. Üçüncüsü ise kimyasal kurutma işlemi, yani skleroterapidir. Biz hekimler bu üçlü kombinasyonu kullanarak, bacaklarınızdaki o istenmeyen görüntüden kurtulurken aynı zamanda cildinizin zarar görmesini engelliyoruz.

İşlemin bileşenleri şöyledir:

  • Güçlü soğutma (Cryo)
  • Transdermal lazer
  • Kimyasal olmayan skleroterapi

Kılcal damar problemleri neden sadece estetik bir sorun olarak görülmemelidir?

Hastalarımız genellikle bacaklarında beliren kırmızı ya da mor ağlardan rahatsız oldukları için bize başvururlar. Aynaya baktıklarında gördükleri şey, kozmetik bir kusurdur. Ancak bir damar cerrahı olarak bizim o damara bakış açımız biraz daha farklıdır. Biz o yüzeydeki ince kırmızı çizgileri, buzdağının sadece görünen kısmı olarak değerlendiririz.

Cildin hemen üzerinde gördüğünüz bu ince damarlar, genellikle biraz daha derinde yer alan ve “besleyici damar” (feeder ven) adını verdiğimiz, çapı biraz daha geniş olan yeşilimsi damarlardan kaynak alır. Bu besleyici damarlar, yüzeydeki o küçük ağları sürekli kanla dolduran bir kaynak gibidir. Eğer biz sadece yüzeydeki estetik sorunu çözersek ama bu kaynağı kurutmazsak, tedavi eksik kalmış olur. Kısa süre sonra aynı bölgede damarların tekrar belirdiğini görürsünüz. Bu yüzden bu tedavi, basit bir güzellik uygulaması değil damar sağlığının fonksiyonel olarak düzeltilmesini içeren tıbbi bir süreçtir.

Ayrıca bu küçük damarların hiç belirti vermediği düşüncesi de oldukça yanlıştır. Pek çok hastamız, bacaklarında şu şikayetleri yaşayabilir:

  • Ağırlık hissi
  • Sızlama
  • Kaşıntı
  • Hafif şişlik
  • Zonklama
  • Yanma

Eski yöntemlerin ne gibi eksiklikleri vardı?

Yıllarca bu tür ince damarların tedavisinde tek silahımız skleroterapi, yani iğne tedavisiydi. Bu yöntem hala etkili bir araçtır ancak tek başına kullanıldığında, özellikle estetik beklentisi çok yüksek olan hastalarda bazı sorunlara yol açabilmektedir. Geleneksel yöntemde damarın içine ilaç verilir ve damarın kapanması beklenir. Ancak bu süreç her zaman pürüzsüz ilerlemez.

Damarın içine verilen ilaç, damarı kapatırken içeride bir miktar kanın hapsolmasına neden olabilir. Bu hapsolan kan pıhtılaşır ve vücut bu pıhtıyı zamanla temizlemeye çalışır. İşte sorun tam da burada başlar. Kanın içindeki demir pigmenti, doku altına sızarak ciltte kahverengi bir leke bırakabilir. Biz buna hiperpigmentasyon diyoruz. Hasta varisten kurtulur ama yerine aylarca, bazen yıllarca geçmeyen kahverengi bir çizgi gelir. CLaCS yönteminin geliştirilme amacı, bu “leke” sorununu ortadan kaldırmak ve çok daha temiz bir cilt görünümü elde etmektir.

CLaCS yönteminde lazer ve iğne nasıl bir uyum içinde çalışır?

Bu tedavinin kalbinde, fizik kurallarının biyolojiyle mükemmel uyumu yatar. CLaCS uygulamasında işlem sırası çok kritiktir ve her adım bir sonrakini hazırlar. Önce cilde lazer atışı yapılır. Kullandığımız lazer, damarın içindeki kanı hedef alır ve bir ısı enerjisi yaratır. Bu ısı, damarın iç duvarında ani bir hasar oluşturur.

Bu hasarın hemen ardından damarda çok güçlü bir büzülme, yani spazm gerçekleşir. Damar çapı aniden küçülür. İşte bu an, bizim için “altın vuruş” anıdır. Damar lazerin etkisiyle büzüldüğü ve daraldığı anda, biz hemen ardından çok ince bir iğne ile sklerozan maddeyi enjekte ederiz. Damar daraldığı için, verdiğimiz ilaç içeride çok daha yoğun kalır ve kanla seyrelmez. Bu sayede normalde kullanacağımızdan çok daha düşük dozda ilaçla, çok daha güçlü bir etki elde ederiz.

Bu kombine etki şunları sağlar:

  • Daha az ilaç kullanımı
  • Daha güçlü damar kapanması
  • Daha az yan etki riski

“Hapsetme Etkisi” (Trapping Effect) leke riskini nasıl azaltır?

CLaCS yönteminin en büyük avantajı, leke riskini minimize etmesidir demiştik. Bunun bilimsel açıklaması “Hapsetme Etkisi”dir. Lazer enerjisi damara ulaştığında, damar anında kasılır ve içindeki kanın büyük bir kısmını dışarı iter. Damarın çapı küçüldüğü için, içinde hapsolabilecek kan hacmi de dramatik bir şekilde azalır.

Leke oluşumunun ana sebebi, işlemden sonra damar içinde kalan kan pıhtısıydı. CLaCS yönteminde biz lazerle damarı önceden daralttığımız ve içini boşalttığımız için, pıhtılaşacak kan miktarı minimuma iner. İçeride kan kalmadığı için de demir pigmenti birikmez ve o korkulan kahverengi lekelerin oluşma ihtimali iyice azalır. . Bu mekanizma sayesinde, özellikle esmer tenli hastalarımızda bile çok daha güvenli ve estetik sonuçlar alabiliyoruz.

Çıplak gözle görülemeyen damarları nasıl buluyoruz?

Bu tedaviyi bir sanat haline getiren en önemli teknolojik destek, “Artırılmış Gerçeklik” (Augmented Reality) cihazlarıdır. Tedavi sırasında kullandığımız özel bir cihaz, cildinize insan gözünün göremediği kızılötesi bir ışık gönderir. Bu ışık, cildin altındaki kanı algılar ve damarların haritasını anlık olarak canlı bir şekilde cildinizin üzerine geri yansıtır.

Hasta yatağa uzandığında, bacağına bu yeşil ışık yansıtılır ve biz hekimler, çıplak gözle sadece yüzeydeki kırmızılıkları görürken, bu cihaz sayesinde o kırmızılıkları besleyen ana kökleri net bir şekilde görürüz. Tedavinin başarısı, rastgele yapılan atışlarda değil bu kök damarların nokta atışı tespit edilip yok edilmesinde saklıdır. Artırılmış gerçeklik, bize cildin altını gösteren bir navigasyon sistemi gibidir:

Bu teknolojinin faydaları şöyledir:

  • Besleyici damarların tespiti
  • İğne girişinin hassasiyeti
  • Yanlış damar riskinin önlenmesi

İşlem sırasında ağrı hisseder miyim?

Hastalarımızın en büyük çekincesi genellikle ağrıdır. Lazer kelimesi insanlarda sıcaklık ve yanma hissini çağrıştırır. Ancak CLaCS protokolü, hasta konforunu merkeze alan bir yaklaşımdır. İşlem boyunca cildinize sürekli olarak -20 santigrat derece soğuk hava üfleyen özel bir soğutma cihazı çalışır.

Bu güçlü soğuk hava akımı, cildinizde çok hızlı ve etkili bir uyuşma sağlar. Soğuğun etkisiyle sinir uçları geçici olarak duyarsızlaşır. Lazer atışı yapıldığında veya iğne girişi olduğunda, hissedeceğiniz şey hafif bir lastik çarpması veya sinek ısırığı kadardır. Dayanılmayacak bir acı kesinlikle söz konusu değildir. Hatta birçok hastamız, işlem sırasında sohbet edip telefonlarıyla ilgilenebilecek kadar rahattır.

Soğutma (Cryo) sisteminin tek görevi ağrıyı azaltmak mıdır?

Hayır, soğutmanın çok daha kritik bir görevi daha vardır: Cildinizi korumak. Kullandığımız lazer yüksek enerjili bir ışıktır. Eğer cildi soğutmazsak, bu enerji cilt yüzeyinde yanıklara veya renk değişimlerine neden olabilir. Soğuk hava, cildi adeta bir kalkan gibi korur.

Bu sistem sayesinde biz cildin üst tabakasını “buz gibi” tutarken, lazer enerjisini cilde zarar vermeden daha derinlere gönderebiliriz. Bu da tedavinin güvenliğini artırır. Yaz aylarında bile, eğer cildinizde aktif ve taze bir güneş yanığı yoksa, bu koruma sayesinde CLaCS işlemini güvenle uygulayabiliriz. Yani soğutma hem konforunuzu sağlar hem de cildinizin hasar görmesini engeller.

Bu tedavi kimler için uygundur?

CLaCS yöntemi, bacaklarında estetik kaygı yaratan damar problemleri olan hemen hemen herkes için uygundur. Özellikle çapı 2-3 milimetreye kadar olan damarlarda altın standart olarak kabul edilir. Daha önce klasik tedaviler görmüş ama sonuçtan memnun kalmamış kişiler için de mükemmel bir alternatiftir.

İdeal adaylar şöyledir:

  • Örümcek ağı varisleri olanlar
  • Yeşil retiküler damarları olanlar
  • Leke korkusu yaşayanlar
  • Daha önce nüks yaşamış hastalar

Ancak cildin üzerinde parmak kalınlığında kabarmış, paketler halindeki çok büyük varisler için öncelikle ultrason ile detaylı bir haritalama yapılması ve ana damar yetmezliği varsa önce onun tedavi edilmesi gerekir. CLaCS, genellikle bu büyük tedavilerin tamamlayıcısı veya başlangıç seviyesindeki sorunların kesin çözümüdür.

Esmer tenli hastalarda lazer uygulaması güvenli midir?

Lazer tedavileri denildiğinde esmer tenli hastalarımız haklı olarak endişelenirler. Çünkü pek çok lazer türü, ciltteki koyu rengi hedef alır ve esmer tenlerde yanık riski oluşturabilir. Ancak CLaCS yönteminde kullandığımız Nd:YAG lazerin teknolojisi çok farklıdır.

Bu lazerin dalga boyu, cildin rengini veren melanin pigmentine değil doğrudan kanın içindeki hemoglobine duyarlıdır. Yani lazer ışığı cildin rengini “görmezden gelir” ve direkt olarak damarın içindeki kana odaklanır. Bu seçicilik özelliği ve üzerine eklenen güçlü soğutma sistemi sayesinde, en açık tenliden en koyu tenli hastamıza kadar herkesi güvenle tedavi edebiliriz. Cilt renginiz, bu tedaviden faydalanmanıza engel değildir.

CLaCS ile köpük tedavisi arasındaki farklar nelerdir?

Köpük tedavisi, ilacın hava ile karıştırılarak köpürtülmesi ve damara verilmesidir. Etkili bir yöntemdir ancak CLaCS ile kıyaslandığında mekanizmaları farklıdır. Köpük tedavisi tamamen kimyasal bir süreçtir. CLaCS ise fiziksel (ısı ve soğuk) ve kimyasal olmayan solüsyon kullanılarak yapılan skleroterapi yöntemlerinin birleşimidir.

Köpük tedavisinde damar hemen büzülmeyebilir, bu da içeride pıhtı kalma riskini artırır. CLaCS’ta ise lazerin yarattığı ön hazırlık, damarı işleme en uygun hale getirir. Yapılan karşılaştırmalı bilimsel çalışmalar CLaCS yönteminin damarları yok etme oranının %100’e yaklaştığını, köpük tedavisinde ise bu oranın daha düşük kaldığını göstermiştir. Ayrıca estetik sonuçlar açısından bakıldığında, pürüzsüzlük ve lekesizlik konusunda CLaCS açık ara öndedir.

Ayrıca CLaCS tedavisinin bir avantajı da genellikle varis çorabı giyilmesine gerek olmamasıdır. Bu da tedavi sürecinde varis çorabı giymek istemeyen hastalar için büyük bir avantajdır.

Tedavi seansı ne kadar sürer ve kaç seans gerekir?

Bir CLaCS seansı, çalışılacak alanın büyüklüğüne ve damar yoğunluğuna göre değişmekle birlikte genellikle 30 dakika ile 1 saat arasında sürer. Bu süre, işlemin titizlikle yapılmasını ve her bir besleyici damarın tek tek bulunmasını kapsar.

Seans sayısı ise tamamen kişinin damar yapısına ve yaygınlığına bağlıdır. Bazı hastalarımızda tek bir seansta tüm sorunu çözerken, damar yoğunluğu çok fazla olan hastalarımızda 2 veya 3 seans gerekebilir. Ancak eski yöntemlere kıyasla çok daha az sayıda seansla, çok daha kalıcı sonuçlar aldığımızı net bir şekilde söyleyebilirim. İşlemler arasında genellikle cildin kendini toparlaması için 4 ila 6 hafta kadar bir süre bırakırız.

İyileşme süreci nasıldır, hemen işime dönebilir miyim?

CLaCS, hastanede yatış gerektirmeyen, “öğle arası işlemi” olarak adlandırabileceğimiz kadar pratik bir uygulamadır. İşlem bittikten hemen sonra yürüyerek klinikten çıkabilirsiniz. Hatta kan dolaşımını desteklemek için işlemden sonra 15-20 dakikalık bir yürüyüş yapmanızı özellikle tavsiye ederiz.

Günlük hayatınıza ara vermenize gerek yoktur. İşinize dönebilir, araba kullanabilir, günlük ev işlerinizi yapabilirsiniz. Ertesi gün hafif tempolu sporlara başlayabilirsiniz. İşlemden sonra bacağınızda minik kabarıklıklar, kedi tırmalamasına benzer izler veya küçük morluklar oluşabilir. Bunlar iyileşme sürecinin son derece doğal bir parçasıdır ve vücudunuz o damarları temizledikçe kendiliğinden kaybolur.

Tedavi sonrası öneriler şöyledir:

  • Güneşten korunmak
  • Bol su tüketmek
  • Hareketsiz kalmamak

Bu damarlar tedavi edildikten sonra tekrar çıkar mı?

Varis, genetik temeli olan kronik bir hastalıktır. Bizim tedavi ettiğimiz damarlar, kalıcı olarak yok edilir ve o damarların tekrar açılması söz konusu değildir. Çünkü uyguladığımız üçlü şok etkisiyle damar yapısı tamamen tahrip olur ve vücut tarafından emilerek yok edilir.

Ancak vücudunuzun yeni damar üretme potansiyeli her zaman vardır. Bu tedavinin başarısız olduğu anlamına gelmez; hastalığın doğası gereğidir. Fakat CLaCS yönteminde biz sadece görüneni değil alttaki kökü de kuruttuğumuz için, aynı bölgede nüks etme olasılığı diğer yöntemlere göre çok daha düşüktür. Yıllar sonra başka bölgelerde yeni kılcal damarlar çıkarsa, onlar da yine küçük rötuşlarla kolayca tedavi edilebilir.

Neden bir Kalp Damar Cerrahı yada Flebolog tercih edilmelidir?

CLaCS, teknolojik bir cihazın düğmesine basmaktan ibaret değildir. Bu işlem ciddi bir anatomi bilgisi, el becerisi ve damar fizyolojisi hakimiyeti gerektirir. Hangi damarın kapatılması gerektiğini, lazerin hangi dozda uygulanacağını ve ilacın nereye verileceğini belirlemek, uzmanlık gerektiren bir süreçtir.

Bu tedavi, damar hastalıkları üzerine ihtisas yapmış, ultrason kullanmayı bilen ve olası komplikasyonları yönetebilecek tecrübede olan hekimler tarafından uygulanmalıdır. Yanlış ellere teslim edilen lazer cihazları veya yanlış yapılan iğneler, ciltte kalıcı hasarlara yol açabilir. Sağlığınız ve estetik görünümünüz için, bu konuda eğitim almış ve teknolojiyi bilimsel veriler ışığında kullanan uzman hekimleri tercih etmeniz en doğrusu olacaktır. Unutmayın amaç sadece varisleşmiş damarı yok etmek değil bunu yaparken cildinize ve genel sağlığınıza en ufak bir zarar vermemektir.

Bypass ve Kalp Kapakçığı Ameliyatı Aynı Anda Yapılır Mı?

Evet, koroner bypass ameliyatı ile kalp kapakçığı onarımı veya değişimi, "kombine kalp ameliyatı" olarak bilinen tek bir cerrahi prosedür sırasında aynı anda yapılabilir. Bu gelişmiş cerrahi yaklaşım kalbin hem damar yapısındaki tıkanıklıkları (koroner arter hastalığı) hem de kapakçık fonksiyonundaki...

Tedavi Edilmeyen Varisler Tehlikeli Midir?

Evet, tedavi edilmeyen varisler tehlikelidir. Başlangıçta sadece kozmetik bir sorun gibi görünen bu damar genişlemeleri, müdahale edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Altta yatan damar problemine odaklanılmadığında, durum ilerleyerek bacak sağlığını kalıcı olarak etkileyebilir. Bu riskler, basit ağrı ve...

Yazarın Diğer İçerikleri

Tedavi Edilmeyen Varisler Tehlikeli Midir?

Evet, tedavi edilmeyen varisler tehlikelidir. Başlangıçta sadece kozmetik bir sorun gibi görünen bu damar genişlemeleri, müdahale edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Altta yatan damar problemine odaklanılmadığında, durum ilerleyerek bacak sağlığını kalıcı olarak etkileyebilir. Bu riskler, basit ağrı ve...