Cuma, Kasım 7, 2025

Botoks ile Dolgu Arasındaki...

Botoks (Botulinum Toksin) ve dermal dolgu arasındaki fark, hedefledikleri yaşlanma belirtisinde yatar. Botoks,...

Psikolojisi Bozuk Çocuğun Belirtileri...

Çocuklarda psikolojik zorlukların belirtileri; ani davranış değişiklikleri, sosyal geri çekilme, akademik performansta belirgin...

Eksizyonel ve İnsizyonel Biyopsi...

Eksizyonel biyopsi, şüpheli bir doku lezyonunun veya kitlenin tamamının cerrahi olarak çıkarılması işlemidir;...

Çocuklarda Kalp Hastalığı Belirtileri

Çocuklarda kalp hastalığı belirtileri, en sık olarak bebeklik döneminde beslenme zorluğu, emerken aşırı...

Yüz Germe ve Boyun Germe Aynı Anda Yapılır Mı?

Evet, yüz germe ve boyun germe ameliyatları sıklıkla aynı anda, tek bir cerrahi seansta gerçekleştirilir. Modern estetik cerrahide bu iki prosedür, “bütüncül yüz gençleştirme” konseptinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir. Yüzdeki sarkma ve çene hattındaki bozulmalar, boyundaki gevşeme ve bantlaşma ile anatomik olarak doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle sadece bir bölgeye odaklanmak yerine her iki bölgeyi de kapsayan kombine bir operasyon harmonik bir geçiş ve çok daha doğal bir estetik sonuç sağlar. Bu entegre yaklaşım dengeli ve uzun ömürlü bir gençleşme elde etmenin en etkili yoludur.

Yüz ve Boyun Neden Birlikte Yaşlanır?

Bunu anlamak için yüzümüzün ve boynumuzun nasıl yaşlandığına bakmak gerekir. Yüzümüzün alt kısımlarını, yanaklarımızı ve çene hattımızı taşıyan, SMAS (Süperfisiyal Musküloaponörotik Sistem) adında çok önemli bir kas-bağ dokusu tabakası vardır. Bu yapı sanılanın aksine çene kemiğinde sona ermez.

SMAS tabakası, çene hattının hemen altında kesintisiz bir şekilde devam ederek boynumuzdaki “platizma” adı verilen ince, geniş kas tabakasıyla birleşir. Yani yüzünüzdeki bu taşıyıcı sistem ile boynunuzdaki kas, aslında tek ve ayrılmaz bir anatomik bütünün iki parçasıdır.

Zamanla, yerçekiminin de etkisiyle bu birleşik SMAS/platizma kompleksi bir bütün olarak gevşer ve aşağı doğru sarkar. Bu sarkma yüzde;

  • Çene hattının netliğini kaybetmesi
  • “Jowl” denilen (çene kenarı) sarkmaların oluşması
  • Nazolabial çizgilerin (burun kenarından ağıza inen) derinleşmesi

Boyunda ise bu sarkma;

  • Gıdı oluşumu
  • Çene altı açısının kaybolması
  • Gevşek ve buruşuk bir deri görünümü
  • “Hindi boynu” olarak tabir edilen dikey kas bantları

şeklinde kendini gösterir. Bu iki bölge anatomik olarak tek bir birim olduğundan, estetik olarak da tek bir birim olarak ele alınmaları gerekir.

Neden Sadece Yüz Germe Yaptırmak Genellikle Yetersiz Kalır?

Yaşlanma belirtileri hem yüzü hem de boynu kapsıyorsa (ki çoğu hastada durum budur), sadece yüz germe ameliyatı yapmak tatmin edici bir sonuç vermeyecektir. Eğer sadece yüzdeki SMAS tabakası onarılır, ancak onun devamı olan boyundaki gevşek platizma kasına dokunulmazsa, ortaya çok belirgin bir uyumsuzluk çıkar.

Bunu şöyle düşünebilirsiniz: Yanakları ve çene hattını toparlayıp pürüzsüz hale getirdiniz, ancak hemen altındaki sarkmış, bantlaşmış ve gevşek boyun derisini bıraktınız. Bu durumda çene hattında çok keskin, doğal olmayan bir “sınır” veya “kesilme” çizgisi oluşur. Yüz gençleşmiş görünürken, boyun yaşını olduğu gibi göstermeye devam eder. Bu yüze adeta bir “maske” takılmış gibi yapay bir görünüme neden olur ve ameliyatın estetik başarısını gölgeler.

Modern yüz gençleştirmenin amacı, yanaklardan başlayıp çene hattından yumuşak bir geçişle köprücük kemiklerine kadar uzanan kesintisiz, V şeklinde ve genç bir kontur oluşturmaktır. Bu nedenle kapsamlı bir alt yüz germe ameliyatı planlanıyorsa, neredeyse her zaman boyun germe (platismaplasti) de bu plana dahil edilmelidir.

Bu İki Ameliyatı Birleştirmenin Avantajları Nelerdir?

Bu iki prosedürü birleştirmek, ayrı ayrı yapılmalarına kıyasla hem estetik hem de pratik açıdan çok sayıda üstünlük sunar.

Başlıca avantajlar şunlardır:

  • Estetik uyum ve bütünlük
  • Tek bir iyileşme süreci
  • Maliyet verimliliği
  • Klinik gereklilik

Estetik uyum, en önemli avantajdır; yüz ve boyun arasında pürüzsüz, doğal bir geçiş sağlar. Sonuçlar çok daha dengeli ve “ameliyatlı” görünümden uzak olur.

Pratik açıdan bakıldığında, iki ayrı ameliyat, iki ayrı anestezi, iki ayrı iyileşme süreci ve sosyal hayattan iki kez uzak kalma dönemi demektir. İkisini birleştirmek, tüm bu süreci tek seferde atlatmanızı sağlar. Bu hastalar için büyük bir zaman ve konfor verimliliğidir.

Ayrıca her ameliyatın ayrı bir anestezi ücreti ve ameliyathane masrafı vardır. İki prosedürü tek bir cerrahi seansta birleştirmek, genellikle iki ayrı ameliyat olmaktan daha uygun maliyetli bir çözüm sunar.

Ameliyat Öncesi Değerlendirme Neden Bu Kadar Önemlidir?

Başarılı bir yüz ve boyun gençleştirme ameliyatının temeli, cerrahiden önce yapılan titiz ve ayrıntılı bir değerlendirmede yatar. Bu değerlendirme, ameliyatın adeta “yol haritasını” çizer. Her hastanın yüzü ve boynu farklı şekilde yaşlanır; bu nedenle “herkese uyan tek tip” bir cerrahi teknik yoktur.

Değerlendirmenin amacı, yaşlanmaya neden olan temel sorunları doğru teşhis etmektir. Sorun sadece cilt gevşekliği mi? Yoksa altta yatan kas (platizma) ayrılmış ve bantlaşmış mı? Çene altında yüzeysel yağ birikintileri mi var, yoksa asıl sorun kasın altındaki derin yağlar mı? Veya sorun, çenenin küçük ya da geride olması (retrognati) veya hyoid kemiğinin (boyundaki bir kemik) pozisyonu gibi altta yatan kemik yapısıyla mı ilgili?

Bu detaylı analiz, hangi cerrahi tekniklerin (derin plan, korse platismaplasti, derin boyun kontürleme vb.) kullanılacağını ve cildin hangi yönde (vektörde) kaldırılması gerektiğini belirler.

Boyun Yaşlanmasının Farklı Tipleri Var mıdır?

Evet, boyun yaşlanması her hastada farklı bir kombinasyonda ortaya çıkar. Cerrahlar, bu farklılıkları sınıflandırmak ve en uygun tedavi planını oluşturmak için çeşitli sistemler kullanır. Hastaların anlayabileceği dilde bu sınıflandırmalar şöyle özetlenebilir.

Başlıca boyun yaşlanma tipleri şunlardır:

  • Tip 1: Erken Evre (Sadece Cilt Gevşekliği)

Genellikle erken yaşlanma belirtisidir. Boyun kas tonusu iyidir ve belirgin yağ yoktur, ancak cilt elastikiyetini kaybetmeye başlamıştır.

  • Tip 2: Yağlanma (Gıdı)

Cilt kalitesi nispeten iyi olabilir, ancak çene altında (submental) belirgin bir yağ birikintisi vardır:

  • Tip 3: Kas Bantları (Hindi Boynu)

Yaşlanmayla birlikte platizma kasının sağ ve sol kenarları birbirinden ayrılarak boynun ortasında iki belirgin dikey bant oluşturur. Bu en sık görülen şikayetlerden biridir.

  • Tip 4: İleri Düzey Kombinasyon

Hem ciltte ciddi gevşeklik, hem yağ birikimi hem de belirgin kas bantlarının bir arada bulunduğu durumdur. Kapsamlı bir müdahale şarttır.

  • Tip 5 & 6: Yapısal Sorunlar

Bu durumlar sadece yumuşak dokuyla ilgili değildir. Çenenin küçük veya geride olması (retrognati) veya hyoid kemiğinin anatomik olarak aşağıda konumlanması (“kısa boyun” görünümü) boyun açısını estetik olarak bozar.

Bu son iki tip, standart bir germe işlemine ek olarak çene implantı veya gelişmiş derin boyun teknikleri gibi ek müdahaleler gerektirebilir. Bu karmaşık durumları başarılı bir şekilde tedavi edebilmek, cerrahın uzmanlığını ve deneyimini gösterir.

Yüz ve Boyun Germe Ameliyatı İçin En Uygun Aday Kimdir?

Kombine yüz ve boyun germe ameliyatı için ideal adaylar, genellikle 40 ila 70 yaşları arasında, genel sağlık durumu iyi olan ve ameliyattan ne bekleyebileceği konusunda gerçekçi beklentilere sahip bireylerdir.

Bu birleşik prosedürü gerektiren en yaygın endişeler ve şikayetler, genellikle yaşlanmanın hem yüzü hem de boynu etkilediği durumlardır. Bu şikayetler arasında sarkmış yanaklar, belirginleşmiş burun-ağız çizgileri, çene hattında “jowl” olarak bilinen ve çene konturunu bozan sarkmalar, boyunda gözle görülür gevşek ve sarkmış deri, dikey kas bantları (platizma patolojisi) ve çene altındaki aşırı yağ birikintileri (gıdı) bulunur:

Genç Yaşta Bu Ameliyatı Olmak (Bakım Amaçlı Yüz Germe) Mantıklı mıdır?

Evet, son yıllarda bu yaklaşım giderek daha fazla kabul görmektedir. “Bakım amaçlı yüz germe” (Maintenance Face Lift) olarak adlandırılan bu paradigmada, hastalar yaşlanma belirtilerinin çok ileri bir aşamaya gelmesini, derinin aşırı sarkmasını ve kalitesinin bozulmasını beklemezler.

Klinik çalışmalar 50 yaşın altındaki daha genç hastalarda (veya belirtiler ilk ortaya çıktığında) yapılan yüz ve boyun germe ameliyatlarının, daha yaşlı hastalara kıyasla birçok avantaj sunduğunu göstermektedir. Genç hastaların doku kalitesi, elastikiyeti ve iyileşme potansiyeli daha iyidir, bu da elde edilen estetik iyileşmenin çok daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Uzun vadeli takip çalışmalarında, bu genç hasta grubu sürekli olarak daha yüksek pozitif değerlendirme puanları ve daha fazla memnuniyet bildirmektedir.

Bu bulgu, ameliyatı “yaşlanma için acil ve gecikmiş bir çözüm” olmaktan çıkarıp, “uzun vadeli sonuçlara yapılan proaktif bir yatırım” haline getirmektedir.

Ameliyat Öncesi En Önemli Risk Faktörleri Nelerdir?

Hasta güvenliği her zaman birinci önceliktir. Kombine prosedürlerde komplikasyon riskini artırdığı bilimsel olarak kanıtlanmış bazı bağımsız risk faktörleri vardır:

Ameliyat başarısını doğrudan etkileyen bu önemli risk faktörleri şunlardır:

  • Sigara ve her türlü nikotin kullanımı
  • Kontrolsüz yüksek tansiyon (hipertansiyon)
  • Yüksek vücut kitle indeksi (BMI \ge 25)
  • Kan sulandırıcı ilaçlar (Aspirin, NSAID’ler vb.)
  • Kontrol altında olmayan diyabet

Bu faktörler arasında sigara, doku iyileşmesi için en büyük engeldir. Kan dolaşımını ve dokuların oksijenlenmesini bozarak yara yerinde ciddi sorunlara, enfeksiyona ve en korkulan komplikasyon olan doku kaybına (cilt nekrozu) yol açabilir. Bu nedenle ameliyattan haftalar önce ve sonra sigara ve her türlü nikotin ürününün (elektronik sigara, sakız, bant) kullanımının kesinlikle bırakılması zorunludur.

Aynı şekilde ameliyat sırasında ve hemen sonrasında kan basıncının (tansiyon) 150 mm Hg’nin üzerinde olması, hematom (kan birikmesi) riskini neredeyse dört kat artırabilir. Bu nedenle ameliyat öncesi tansiyonun ilaçlarla sıkı bir şekilde kontrol altına alınması şarttır.

Modern Yüz Germe Ameliyatları Cildi Sadece “Germez”, Değil mi?

Kesinlikle. Bu on yıllar önce kalmış çok eski bir anlayıştır. Sadece cildin çekilip gerildiği, fazla derinin kesilip atıldığı eski teknikler, genellikle “rüzgar tünelinden çıkmış” (wind-swept) olarak tabir edilen, aşırı gergin, mimiksiz ve doğal olmayan sonuçlar yaratırdı.

Modern yüz ve boyun germe ameliyatları cilde odaklanmaz; altta yatan derin yapısal katmanları yani SMAS ve platizmayı onarmaya ve yeniden konumlandırmaya odaklanır. Cilt, bu derin onarımın ardından sadece bir “örtü” gibi, gerilimsiz bir şekilde yerine yerleştirilir ve fazlası alınır. Yükü taşıyan cilt değil alttaki onarılmış kas ve bağ dokusudur.

“Derin Plan Yüz Germe” (Deep Plane) Tekniği Nedir?

“Derin Plan” (Deep Plane) tekniği, yüz germe cerrahisinde temel bir ilerlemeyi temsil eder. Bu teknikte, düzeltme yönü yatay cilt çekmeden, dikey yapısal yeniden konumlandırmaya kaymıştır.

Bu teknikte cerrah, cildi alttaki SMAS kas tabakasından ayırmaz. Bunun yerine, cilt, cilt altı doku ve SMAS tabakasını içeren birleşik bir “kompozit flep” (blok) kaldırır. Düşünün ki yüzünüzdeki bu sarkmış dokular, kemiğe küçük ‘çapalarla’ (yüzün tutucu bağları) tutunuyor. Siz bu dokuyu yukarı çekseniz bile, o çapalar onu aşağı çekmeye devam eder.

Derin Plan teknikte cerrah, cildin altındaki bu doğal boşluğa girer ve bu inatçı bağları (özellikle yanak ve çene kenarındakileri) güvenli bir şekilde serbest bırakır. Artık tüm SMAS-cilt bloğu bir bütün olarak serbesttir. Cerrah bu bloğu yukarı, olması gereken eski yerine (gençlikteki konumuna) taşır ve oraya sabitler.

Bu tekniğin en büyük avantajı, ciltte hiçbir gerginlik kalmamasıdır. Cilt sadece, alttaki onarılmış yapıya eşlik eder. Bu ‘gerilmiş’ değil ‘yeniden konumlandırılmış’ ve çok daha doğal bir yüz demektir. Ayrıca ciltte gerginlik olmadığı için kan dolaşımı bozulmaz, bu da cilt nekrozu gibi komplikasyon riskini %1’in altına düşürür.

Boyun Germe Sırasında Hangi Sorunlar Düzeltilir?

Boyun germe, sadece fazla deriyi almak değildir. En iyi boyun tanımını elde etmek için, patolojinin tüm katmanlarına müdahale etmek gerekir.

  • Platizma (Yüzeysel Kas) Onarımı:

Boyundaki dikey bantlara (hindi boynu) neden olan platizma kasındaki ayrılma veya gevşeme, “Platismaplasti” ile tedavi edilir. Bu işlemde çene altından yapılan küçük bir kesiden girilerek, ayrılmış olan platizma kasının sağ ve sol kenarları bulunur ve çeneden başlayıp gırtlak kıkırdağına kadar orta hatta bir korse gibi birbirine dikilir. Bu boynun ortasını sıkılaştırır ve bantları yok eder. Ayrıca bu kas, yanlardan da (kulak arkasındaki kesiden) gerilerek çene hattı desteklenir.

  • Derin Boyun Yapıları (Subplatismal Kontürleme):

Özellikle ‘kalın’, ‘küt’ veya ‘dolgun’ bir boyun görünümüne sahip hastalarda, sorun sadece sarkan kas veya yüzeysel yağ değildir. Bazen asıl sorun, platizma kasının altındadır.

Derin boyun germe ile düzeltilen sorunlar şunlardır:

  • Subplatismal (kas altı) yağ birikintileri
  • Büyümüş digastrik kaslar
  • Sarkmış veya büyümüş submandibuler tükürük bezleri

Bu ileri teknikle, çene altı kesisiyle girilerek bu derin yağlar temizlenir, gerekirse o kaslar tıraşlanır veya tükürük bezi güvenli bir şekilde (sinirlere zarar vermeden) küçültülür. Bu yüzeysel bir germe veya liposuction ile asla elde edilemeyecek keskinlikte bir çene-boyun açısı (servikomental açı) yaratır.

Yüz ve Boyun Teknikleri Birleştiğinde Nasıl Bir Sonuç Elde Edilir?

“Derin Plan” yüz germe ile “Derin Boyun Kontürleme” tekniklerinin entegrasyonu, “Çift Vektörlü Düzeltme” sağlar.

Bunu basitçe şöyle açıklayabiliriz:

  • Derin Plan (Yüz): Yüz dokularının dikey (yukarı doğru) sarkmasını düzeltir.
  • Derin Boyun (Boyun): Boyun yapılarının öne doğru olan dolgunluğunu ve yatay gevşekliğini düzeltir.

Yerçekimsel yaşlanmanın her iki ana yönündeki (hem dikey hem yatay) bu sinerjik düzeltme, çene hattı (jawline) ve çene-boyun açısı tanımını en üst düzeye çıkarır. Sadece cildi veya sadece yüzeysel kası hedefleyen tekniklerle elde edilmesi imkansız olan keskin, kalıcı ve doğal sonuçlar yaratır.

İki Ameliyatı Birleştirmek Riskleri Çok Fazla Artırır mı?

Kombine yüz-boyun germe ameliyatlarının karmaşıklığı ve daha uzun sürmesi, hastanın risk profilini tek başına yapılan bir yüz germe ameliyatına göre (örneğin %1.5’a karşılık %3.7 gibi) teorik olarak bir miktar artırır.

Ancak bu tamamen yönetilebilir bir durumdur. Modern cerrahi pratikler ve anestezi teknikleri, bu artan riski yönetmek ve hatta ortadan kaldırmak için tasarlanmıştır. Üstün güvenlik sağlamak, kanıta dayalı, çok yönlü risk azaltma protokollerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı gerektirir. Cerrahın deneyimi ve kullanılan teknoloji, bu riskleri en aza indirir.

Güvenliği Artırmak İçin Hangi Modern Önlemler Alınıyor?

Kapsamlı bir güvenlik protokolü, özellikle kombine ameliyatlarda kanama (hematom) ve enfeksiyon risklerini hedef alır.

Geniş flep diseksiyonundan kaynaklanan kanama risklerini azaltmak için benimsenen modern stratejiler şunlardır:

  • Ameliyat öncesi tansiyonun titizlikle kontrolü
  • Traneksamik Asit (TXA) kullanımı
  • Fibrin yapıştırıcılar (doku mühürleyiciler)
  • Ameliyat sonrası dren kullanımı
  • Sıkı anestezi takibi

Bu stratejilerin sistematik olarak benimsenmesi, büyük klinik serilerde en korkulan komplikasyonlardan olan hematom oranını yaklaşık %0.3’e (binde üçe) düşürmüştür. Bu birden fazla prosedürü birleştirmenin getirdiği artan temel riski istatistiksel olarak yenen önemli bir başarıdır. Kullanılan “Derin Plan” tekniğinin cildi gerilimsiz bırakması da cilt dolaşımını koruyarak güvenlik profiline büyük katkı sağlar.

Ameliyat Sonrası İlk 24-48 Saatte Ne Beklemeliyim?

Birleşik ameliyattan sonra, kritik ilk dönemde ödemi ve kanamayı kontrol altında tutmak için baş ve boyun çevresine özel bir kompresif bandaj uygulanır. Olası komplikasyonları (özellikle hematom) erken fark etmek ve takip için genellikle ilk 24 saat hastanede kalınması istenir.

İlk ameliyat sonrası bakımın temel unsurları şunlardır:

  • Başın sürekli yüksekte tutulması
  • Soğuk uygulama (cerrahın önerisine göre)
  • Minimum çene hareketi (yumuşak, sulu gıdalar)
  • Dolaşımı sağlamak için kısa yürüyüşler
  • Drenlerin takibi

İyileşme Döneminde Hangi Hisler Normal Kabul Edilir?

Hasta bu aşamada iki bölgeden kaynaklanan farklı, ancak beklenen ve geçici olan semptomları bir arada yaşar. Bu semptomları önceden bilmek, iyileşme sürecini daha konforlu hale getirir.

Yüz germe işlemine bağlı olarak kulak önlerinde ve yanaklarda geçici hissizlik çok yaygındır. Bu sinirlerin gerilmesine değil cildin kaldırılmasına bağlıdır ve his aylar içinde yavaş yavaş geri döner.

Boyun germe ve özellikle platizma kasının onarılmasına (korse) bağlı olarak boyunda bir sıkılık, gerginlik veya çekilme hissi karakteristiktir. Bu his, içerideki onarımın bir parçasıdır ve zamanla dokular yumuşadıkça azalır. Her iki his de tamamen normaldir.

İyileşme Süreci ve Sosyal Hayata Dönüş Takvimi Nasıldır?

Birleşik prosedür için iyileşme, genellikle kesinti süresini tek bir döneme konsolide ederek verimlilik sunar.

Genel iyileşme takvimi ve sosyal hayata dönüş genellikle şu kilometre taşlarını içerir:

  • Gün 2-3: Drenler genellikle çekilir ve ağır bandajlar daha hafif bir korse ile değiştirilir.
  • Gün 7-10: Dikişlerin çoğu alınır. Şişlik ve morluklar hala mevcuttur ancak azalmaya başlar.
  • Hafta 2: Hastaların çoğu masa başı işlerine veya hafif sosyal aktivitelere dönebilir. Morluklar büyük ölçüde azalmış veya kapanmıştır. Kompresyon korsesi genellikle sadece geceleri giyilmeye başlanır.
  • Hafta 4-6: Cerrah tarafından yorucu egzersizlere (ağır kaldırma, koşu, spor) yeniden başlama izni verilir. Şişliklerin çoğu inmiştir ancak dokuların tam oturması devam eder.
  • Ay 6 – Yıl 1: Nihai estetik sonuçlara ulaşılır. Dokular tamamen yumuşamış, his normale dönmüş ve kesi izleri olgunlaşarak soluklaşmıştır.

Bu Ameliyatın Sonuçları Ne Kadar Kalıcı Olur?

Klinik veriler, birleşik servikofasiyal yaklaşımın uzun vadeli sonuç stabilitesi ve hasta memnuniyeti açısından istisnai değerini desteklemektedir. Modern SMAS-platizma tekniklerini değerlendiren çalışmalar hasta memnuniyet oranlarının %90’ın üzerinde olduğunu bildirmektedir.

Bu sonuçların dayanıklılığı kayda değerdir. Derin plan teknikler, 1. yılda son derece yüksek memnuniyet oranları (%97.8 gibi) göstermekle kalmaz, 10-12 yıl gibi çok uzun bir vadede bile yüksek memnuniyetin devam ettiğini gösteren bilimsel yayınlar mevcuttur.

Bu şu anlama gelir: Ameliyat zamanı durdurmaz, yaşlanmaya devam edersiniz; ancak her zaman ameliyat olmamış halinizden 10-15 yıl daha genç görünmeye devam edersiniz. Bu kalıcılık verileri, kapsamlı cerrahi yaklaşımın, cerrahi olmayan veya izole, sınırlı müdahalelerle karşılaştırıldığında, kesin ve onlarca yıl süren bir çözüm olduğunu doğrulamaktadır.

Başarısız Burun Estetiği ve Sonrası Neler Yapılabilir?

Başarısız bir burun estetiğiyle karşı karşıya kaldığınızda ilk akla gelen soru, "Şimdi ne yapmalıyım?" olur. İster burnunuzdaki şekil bozukluğunu fark etmiş olun ister nefes almada bir sıkıntı yaşamaya başlamış olun, bu süreçte yalnız olmadığınızı bilmelisiniz. Neyse ki başarısız bir...

Burun Estetiği Sonrası Burun Ucu Top Gibi İse Ne Yapmalısınız?

Burnunuzun ucunun ameliyattan sonra top gibi göründüğünü fark ettiğinizde ilk düşünceniz "Acaba operasyon başarısız mı oldu?" şeklinde olabilir. Oysa bu görüntü genellikle gayet normal ve geçici bir durumdur. Yeni şekillendirilen burun dokuları ve kıkırdaklar, ameliyatın ardından vücudun doğal tepkisi...

Burun Estetiği Oldum Burnum Hala Büyük Ne Yapmalıyım?

Burun estetiği (rinoplasti) ameliyatınızı oldunuz ancak burnunuz hâlâ istediğiniz kadar küçük ya da ince görünmüyor mu? Merak etmeyin, bu durum çoğu zaman endişe edilecek bir sorun değildir. Ameliyat sonrasında burnun nihai formuna ulaşması belli bir süreç gerektirir ve bu...

Burun Ameliyatı Sonrası Ödem Azaltma Yolları

Burun ameliyatı sonrası oluşan şişlik, yani ödem, vücudun doğal iyileşme sürecinin bir parçasıdır. Ancak bu durum kişinin günlük hayat konforunu azaltabilir ve ameliyatın sonuçlarının daha geç ortaya çıkmasına neden olabilir. İyi haber şu ki ödemi azaltmanın birçok etkili yolu...

Yazarın Diğer İçerikleri