Tiroid bezi, boynumuzun ön tarafında yer alan, bedenimizin hormon üretim fabrikası gibi çalışan küçük ama oldukça önemli bir organdır. Bu bezde gelişen nodüller, kimi zaman hiçbir belirti vermeden sessizce yaşar, kimi zaman da çeşitli semptomlara ve endişelere yol açabilir. Peki, hangi tiroid nodülleri “ameliyat masasına” yatmadan tedavi edilebilir? Kısaca söylemek gerekirse, iyi huylu (benign) özelliklere sahip, ultrason ve ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB ya da FNA) ile kansersiz olduğu doğrulanan, hastaya ciddi bir şikâyet veya kozmetik problem oluşturmayan, ayrıca hızla büyümeyen nodüller ameliyatsız tedaviye aday olabilir.
Ameliyatsız Tedavi Edilebilen Tiroid Nodülünün Özellikleri Nelerdir?
Tiroid nodüllerini, kabaca “kabarık paketler” gibi düşünürsek, bu paketlerin içindeki malzeme farklı durumlar yaratabilir. Kimi zaman tamamen sıvı dolu bir kist, kimi zaman yarı sıvı yarı katı bir yapı kimi zamansa tamamen katı bir doku ortaya çıkar. Bu çeşitliliğin temelinde hücresel yapı kan akışı ve nodülün geçirdiği evreler yer alır. Ameliyatsız tedavi seçeneklerinin uygulanabildiği nodüller, çoğunlukla aşağıdaki özellikleri taşır:
Benign (İyi Huylu) Olmaları: Nodülün içerisinde kanser odakları bulunmuyorsa, yani sitolojik (hücresel) analizlerde “malign” veya kanser belirtisi yok denecek kadar düşük ise, bu nodüller genellikle ameliyatsız yöntemlerden fayda görür. Nasıl ki basit bir buğday tanesi ile çürük bir çekirdek farklı şekilde ele alınırsa, tiroid nodüllerinde de “kötü huylu” hücre varlığı tamamen ayrı bir yaklaşım gerektirir.
Belirgin Büyüklükte Olsa Bile İyi Huylu Özellikler Taşımaları: Büyükçe bir kitle görünümünde olabilirler, ancak ultrasonda iyi sınırlı, etraf dokuları aşırı derecede rahatsız etmeyen ve biyopsi sonuçları normal hücresel bulgular veren nodüller de vardır. Bazen komşu dokulara baskı yapmaya başlarlarsa yutma güçlüğü veya nefes almada hafif zorluk yaratabilirler. Ancak hastada ciddi tehlike veya kanser korkusu olmadığı sürece ameliyatsız yöntemler gündeme gelebilir.
Ultrasonda Şüpheli Görünüm Taşımamaları: Ultrason, tıpkı bir karikatür sanatçısının gözle görülemeyen detayları ortaya koyması gibi, nodülün sınırlarını, içerdiği sıvı veya katı bileşenlerini açıkça gösterir. Mikro-kalsifikasyonlar (küçük kireçlenmeler), düzensiz kenarlar veya çok yoğun damarlanma gibi bulgular kanser şüphesini artırır. Oysa “spongiform” yapıda, yani köpüksü ya da süngerimsi bir görünüm sunan nodüller genellikle zararsızdır. Bu tarz nodüller ameliyatsız yöntemlerle başarıyla tedavi edilebilir.
Hormon Üretiminde Aşırılık veya Yetersizlik Göstermemeleri (İstisnalar Hariç): Nodülün bağımsız olarak aşırı miktarda hormon salgılaması, halk arasında “zehirli guatr” ya da “hipertiroidi” tabir edilen duruma yol açabilir. Bu tip nodüller “toksik” nodül olarak anılır. Bazı toksik nodüller de ameliyatsız ablasyon yöntemleriyle tedavi edilebilmektedir. Yine de nodülün boyutu, hormonsal dengesizliklerin derecesi ve hastanın genel sağlık durumu göz önüne alınır.
Hangi Türdeki İyi Huylu Tiroid Nodülleri Ameliyatsız Tedavi İçin Uygundur?
İyi huylu tiroid nodüllerini birer “yan komşu” gibi düşünebiliriz. Bazıları sakindir, varlığını neredeyse hissettirmez. Bazıları ise çok büyüyerek aynı apartmanda oturanları rahatsız etmeye başlar. İşte iyi huylu nodüllerin ameliyatsız tedavisine başvurulması için genellikle aşağıdaki durumlar gözetilir:
Asemptomatik veya Hafif Belirtili Nodüller: Eğer nodül, günlük yaşamınızda göze çarpacak bir belirti oluşturmuyorsa, sadece boynunuzda küçük bir şişlik şeklinde kendini gösteriyorsa ya da siz farkında bile olmadan rutin kontrollerde tespit edildiyse, genellikle gözlem altında tutulabilir. Ancak kozmetik kaygı ya da hafif baskı hissi gibi durumlar sizin yaşam kalitenizi etkiliyorsa, ameliyatsız yöntemler bu şikayetleri hafifletmek için uygun bir seçenek hâline gelir.
Sitolojik Olarak Benign Tanı Alan Nodüller: İnce iğne aspirasyon biyopsisi, tiroid nodülünden hücre örneği almak için kullanılan güvenilir bir yöntemdir. Eğer biyopside nodülün “kötü huylu” veya “şüpheli” olduğu belirlenmediyse, yani patoloji raporunda nodül “Benign” olarak geçiyorsa, bu nodül ameliyatsız tedaviden fayda görebilir. Kotu huylu olanlarin da uygun olanlari bu tedavi ile cozume ulastirilabilirler.
Kotu huylu noduller: Papiller mikrokanser 2 cm veya daha kucuk ise, tiroid icerisine sınırlıysa, boyunda lenf bezlerinde tutulum yoksa RF ya da Mikrodalga ablasyon ile tedavi eilebilirler.
%50’den Fazlası Sıvı Dolgulu (Kistik veya Yarı Kistik) Nodüller: İçinde bol miktarda sıvı bulunan nodüller, tıpkı hava dolu bir balon gibi düşünülürse, kolayca boşaltılabilir ya da içine uygulanan maddelerle küçültülebilir. Bu tipteki nodüller (örneğin kolloidal kistler) genelde iyi huyludur. Perkütan etanol enjeksiyonu (PEI) gibi yöntemler özellikle kistik yapıya sahip nodüllerde oldukça etkili sonuçlar verir.
Büyüyen ama Hâlâ İyi Huylu Olduğu Doğrulanmış Solid ya da Mikst Nodüller: Bazı nodüller yarı katı, yarı kistik bir yapıya sahiptir veya tamamen katı halde bulunabilir. Eğer düzenli takiplerde boyutunun artığı gözlemleniyorsa, ancak yapılan tüm testler hâlâ iyi huylu sonuç veriyorsa, ameliyatsız ablasyon yöntemleri devreye girebilir. Bu yöntemler büyümenin önüne geçerek veya nodülü küçülterek cerrahiye gerek kalmadan semptomları geriletmeyi amaçlar.
Toksik Nodüller (Hipertiroidiye Yol Açan Tekil Nodüller) Ama Diğer Risklerin Düşük Olduğu Durumlar: Nadiren de olsa, tek bir nodülün aşırı hormon üretimi yapması (toksik otonom nodül) söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda radyoaktif iyot tedavisi veya ablasyon yöntemleriyle nodülün faaliyetinin frenlenmesi amaçlanır. Hasta, kalp sorunları veya ciddi ek hastalıklar yaşamıyorsa ve nodülün ablatif yöntemle yok edilmesi olanaklıysa, ameliyat dışı seçeneklere başvurulabilir.
Radyofrekans Ablasyonu, Tiroid Nodüllerini Ameliyatsız Nasıl Tedavi Eder?
Radyofrekans ablasyonu (RFA), nodülü “içinden ısıtarak” yok etmeye yönelik, modern ve etkili bir tekniktir. Bunu, mikrodalga fırında yemek ısıtmaya benzetebiliriz, ancak elbette çok daha kontrollü ve ince ayarlı bir tıbbi yöntemden söz ediyoruz. İşlem sırasında yüksek frekanslı elektrik akımı kullanılarak ısı üretilir ve bu ısı, nodül dokusunun hücresel yapısını tahrip eder:
İşlem Nasıl Yapılır?
Ultrason eşliğinde ince bir iğne-elektrot, hedeflenen nodülün içine yerleştirilir.
Elektrotun ucu, dokuya radyofrekans akımı verir. Bu akım, nodül içindeki su moleküllerini titreştirerek lokal ısı artışı yaratır.
Isı yükseldikçe, hücre zarları bozulur ve nodül dokusu pıhtılaşmaya (koagülasyona) uğrar. Ardından da hücre ölümü gelişir.
Avantajları Nelerdir?
Hızlı İyileşme: İşlem genelde lokal anestezi altında uygulanır ve hastanede uzun süre kalmayı gerektirmez.
Çevre Dokuya Saygı: Isı, sadece hedeflenen dokuda etkili olacak şekilde kontrollü bir alana uygulanır. Böylece boyunda bulunan önemli damarlar, sinirler veya komşu normal tiroid dokusu mümkün olduğunca korunur.
Etkili Hacim Azaltma: RFA sonrasında nodüllerin hacminde belirgin bir küçülme görülür. Bu hastanın boynundaki şişlik hissini azaltır ve solunum-yutma gibi sorunları iyileştirir.
Hormon Üretiminde Koruma: Cerrahiye göre tiroid bezinin tamamını değil sadece istenmeyen dokuyu etkilediğinden genellikle genel tiroid fonksiyonu korunur.
Kimlere Uygundur?
İyi huylu olduğu kanıtlanmış, ancak büyüyerek şikâyet yaratan nodüller,
Kozmetik açıdan rahatsız edici boyutta ve görünümde nodüller,
Hipertiroidiye sebep olan tekil “toksik” nodüller (cerrahi dışı çözüm isteniyorsa veya cerrahi riski yüksek hastalarda).
Papiller mikrokanserler
Paratiroid adenomlari
Graves hastalığı
Perkütan Etanol Enjeksiyonu Tüm Tiroid Nodüllerinde Etkili midir?
Perkütan etanol enjeksiyonu (PEI), özellikle sıvı dolu kistik veya ağırlıklı olarak kistik yapıda olan nodüllerde kullanılan bir yöntemdir. Bir balonu andıran kistik nodülü düşünelim: İçerisi sıvı doludur ve bu sıvı boşaltıldıktan sonra balon benzeri zarın tekrar sıvıyla dolup şişmesi mümkündür. PEI bu durumu engellemek için “sertleştirme” (skleroterapi) yönteminden faydalanır:
Nasıl Uygulanır?
Ultrason kılavuzluğunda, ince bir iğne yardımıyla kist içindeki sıvı boşaltılır.
Ardından iğne içinden %95’lik etanol (alkol) enjekte edilir.
Alkol, kist duvarındaki hücreleri tahrip ederek buralarda sertleşme oluşturur. Böylece sıvı tekrar dolmaz veya dolsa bile çok daha az miktarda kalır.
Hangi Nodüllerde Daha Etkilidir?
%50’den fazlası sıvı dolu olan yani “baskın kistik” veya “tamamen kistik” nodüllerde başarı oranı oldukça yüksektir.
“Katı” nodül bileşeni azsa, alkol tedavisiyle beraber doku büzüşerek nodül hacminde önemli ölçüde azalma sağlanabilir.
Avantajları ve Sınırlılıkları:
Avantaj: Oldukça basit, maliyeti düşük ve hızlı bir prosedürdür. Kist tamamen yok olur ya da belirgin ölçüde küçülür. Tekrarlayan kistik nodüllerde dahi uzun dönemde başarılı sonuçlar elde edilir.
Sınırlılık: Katı dokusu yüksek olan veya çoklu septalara (bölmelere) ayrılmış karmakarışık kistlerde etanol her bölmeye nüfuz edemeyebilir. Ayrıca solid nodüllerde etkisi RFA veya mikrodalga ablasyonuna kıyasla daha kısıtlıdır.
PEI’nin “her derde deva” olmadığını söyleyebiliriz; ancak doğru hastada, doğru nodül türünde kullanıldığında hastayı gereksiz cerrahiden kurtarabilen, pratik ve son derece etkili bir yöntemdir.
Hangi Tiroid Nodülleri Ameliyatsız Seçenek Olarak Lazer Fotokoagülasyon İçin Uygun Olabilir?
Lazer fotokoagülasyon, RFA’ya benzer bir mantıkla çalışır; enerjisini yüksek ısıda yoğunlaştırarak nodül dokusunu yakar. Aradaki en büyük fark, enerji kaynağı olarak lazer ışınının kullanılması ve “fotokoagülasyon” olarak adlandırılan ısı temelli hasarın uygulama şeklidir. Bir bakıma, dokuya “yakıcı bir fener” doğrultmak gibidir ancak bu fener, vücudun dışında değil nodülün içinde çalışır:
Uygulama Alanları:
Katı veya karma (mikst) nodüllerde hacim küçültmek amaçlı kullanılır.
Kistik bölümü ağırlıklı olan nodüllerde de kist içi sıvı boşaltıldıktan sonra kalan katı dokuya lazer uygulanabilir.
Hipertiroidiye neden olan “sıcak” veya “toksik” nodüllerde de lazer ile ablasyon yöntemi, cerrahiden kaçınmak isteyen hastalar için değerlendirilebilir.
Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar:
Nodülün konumu: Lazer başlığıyla işlem yapılırken, trakea (soluk borusu), özofagus (yemek borusu) veya ses tellerini kontrol eden sinire yakınlık önemlidir.
Nodülün büyüklüğü: Çok büyük nodüllerde birden fazla seans veya daha güçlü ablasyon teknikleri (örneğin mikrodalga) tercih edilebilir.
Deneyimli Merkez ve Cihaz Kalitesi: Lazer fotokoagülasyonun başarı oranı, uygulamayı yapan ekibin deneyimi ve ekipmanın kalitesi ile yakından ilişkilidir.
Neden Tercih Edilir?
Ameliyat izinden kaçınmak isteyen hastalar için kozmetik açıdan avantajlıdır.
Boyun bölgesine minimal travma verir, genelde lokal anestezi altında yapılabilir.
İşlem sonrası hastanede yatış süresi çoğu zaman yoktur veya çok kısadır.
Tiroid Nodüllerinde İğne Aspirasyonu Ne Zaman Dikkate Alınmalıdır?
Tiroid nodülleri “bakalım içi boş mu, dolu mu?” diye merak uyandıran bir gizemli sandığa benzetilebilir. Bu sandığın içinde değerli bir şey mi var, yoksa tamamen zararsız bir eşya mı saklanıyor, anlamak için sandığı (nodülü) incelemek gerekir. İnce iğne aspirasyon biyopsisi (FNA), işte bu noktada devreye girer:
Hangi Nodüller Biyopsi Adayıdır?
Şüpheli Ultrason Bulguları: Eğer ultrasonda mikro-kalsifikasyonlar, düzensiz kenarlar, hiperekoik odaklar veya “taller-than-wide” (diklemesine daha uzun) görüntü gibi şüpheli işaretler varsa.
Büyük Nodüller: Kimi kılavuzlar 1 cm üzerindeki şüpheli nodüllerin, kimisi de 1,5 cm üzerindekilerin biyopsi edilmesini önerir. 2 cm ve üzeri düşük riskli nodüllerde de durumuna göre biyopsi yapılır.
Aile Öyküsü ve Radyasyon Geçmişi: Hastanın ailesinde tiroid kanseri öyküsü varsa ya da boyun bölgesine çocukluk döneminde radyasyon almışsa nodüller daha sıkı takip edilir ve küçük boyutta olsa bile şüpheli nodüllerde biyopsi tercih edilir.
İşlem Nasıl Yapılır ve Avantajları Nelerdir?
Lokal anestezi sonrası, ultrason rehberliğinde nodüle ince bir iğne ile girilerek hücre örnekleri alınır.
Ağrısı minimaldir, hastane yatışı gerektirmez ve maliyeti göreceli olarak düşüktür.
Elde edilen sitolojik rapor, nodülün “benign”, “malign”, “şüpheli”, “foliküler neoplazi” veya “yetersiz örnek” gibi kategorilere ayrılmasını sağlar.
Ne Zaman Tekrarlanır?
İlk biyopside “yetersiz örnek” sonucu çıktıysa,
Nodül zaman içinde belirgin şekilde büyüdüyse,
Yeni ultrason bulguları endişe yaratacak şekilde değiştiyse.
Belirtili Tiroid Nodülleri Ameliyatsız Yöntemlerle Yönetilebilir mi?
“Belirti” deyince akla, boyunda belirgin şişlik, yutkunma zorluğu, nefes almada sıkışma ya da ses kısıklığı gibi durumlar gelebilir. Bazı hastalar aynaya baktıklarında boyunlarında farklı bir çıkıntı fark eder, bazılarıysa gömlek yakasını kapatmakta zorlandıklarını söyler. Peki, bu tip semptomları olan nodüller her zaman bıçak altına mı yatmak zorundadır? Cevap, hayır. Yeter ki nodülün iyi huylu olduğundan emin olunsun ve uygun boyutta ya da uygun konumda olsun:
RFA ve MWA (Mikrodalga Ablasyon) ile Semptom Azaltma:
Büyük nodüller yemek borusu veya soluk borusuna baskı yaparak yutma ve solunum güçlüğü yaratabilir. RFA veya MWA ile nodülün hacminin küçültülmesi, bu baskıyı hafifletebilir.
Hastalar genellikle işlemden birkaç hafta veya ay sonra nodül hacmindeki küçülme sayesinde rahatlar.
Kistik Nodüllerde PEI:
Kompresyon belirtileri genellikle katı dokunun hacmine bağlı olsa da kist içinde fazla sıvı varsa bu da baskı hissi yaratabilir. PEI, kistik sıvının boşaltılması ve alkolle skleroze edilmesi sayesinde baskıyı hafifletmeye yardımcı olur.
Toksik Nodüllerde Ablasyon Alternatifleri:
Aşırı hormon üretimi yapan nodül (toksik adenom) eğer belirgin semptomlara neden oluyorsa, ameliyatsız yöntemlerle nodülün hiperaktif dokusunu susturmak mümkün olabilir. Yine de hastanın genel hormon seviyeleri yakından izlenmelidir.
Levotiroksin Tedavisi veya Diğer İlaç Uygulamaları:
Nodüller bazen TSH baskılanması sayesinde küçük oranda gerileyebilir. Ancak pratikte, levotiroksin tedavisiyle belirgin hacim küçülmesi her zaman beklenmez. Özellikle büyük ve belirti veren nodüller için yetersiz kalabilir.
Mikrodalga Ablasyon Tedavisi İçin İdeal Tiroid Nodülleri Hangileridir?
Mikrodalga ablasyon (MWA), RFA’ya benzer bir termal yıkım tekniğidir. Fark, kullanılan enerjinin mikrodalga formunda olmasıdır. Mikrodalgayı evde yemek ısıtmaya yarayan fırınlarla karıştırmak doğru olmaz; tıbbi MWA, yüksek teknoloji ürünü bir cihazla kontrollü bir ısı üretir ve nodülü içten “pişirir.” Peki bu yönteme en çok hangi nodüller yanıt verir?
İyi Huylu (Benign) ve Orta-Büyük Hacimli Nodüller:
MWA, katı dokusu yoğun nodüllerde oldukça başarılı sonuçlar verebilir.
10 ml veya daha büyük hacimli nodüllerde bile ciddi oranda hacim küçülmesi sağlamak mümkündür. Özellikle RFA ile kıyaslandığında, bazı araştırmalarda MWA’nın daha kısa sürede daha geniş alanları etkili bir şekilde ablasyon yapabildiği belirtilir.
Semptomatik Hastalar:
Nefes darlığı, yutma güçlüğü veya estetik kaygı yaratan belirgin şişlik yaşayan hastalarda kısa sürede rahatlama ve hacim küçülmesi sunabilir.
Toksik Nodüller:
Aşırı çalışan bir nodül, radyofrekans gibi mikrodalga ile de küçültülebilir. Bu sayede kandaki tiroid hormonu seviyelerinde daha hızlı normale dönüş gözlenebilir. Ancak hastanın ek hastalıkları ve nodülün tam konumu dikkate alınmalıdır.
Diğer Tedavilere Yanıt Vermeyen Nodüller:
Bazı nodüller, perkütan etanol enjeksiyonu veya levotiroksin baskılama tedavisine anlamlı yanıt vermez. MWA bu durumda iyi bir opsiyon olabilir.
Bu ablasyon tekniği, “fırında pişen yemek” örneğinden yola çıkarsak, kontrolsüz ısı yerine tam kararında ve hedefli pişirme yapar. Ciltte kesi yok, hastanede uzun yatış yok, aynı gün taburcu olma şansı oldukça yüksek. Hastalara konforlu bir süreç sunarken nodülü çarpıcı şekilde küçültmesi önemli bir avantajdır. Elbette işlemin deneyimli bir ekip ve uygun teknolojiyle yapılması, komplikasyon risklerini minimumda tutar.
Levotiroksin Tedavisi, Tiroid Nodüllerini Ameliyatsız Nasıl Tedavi Eder?
Levotiroksin, sentetik tiroid hormonu (T4) içeren bir ilaçtır. Bu ilaçla yapılan tedavi, “TSH baskılama tedavisi” olarak da bilinir. Mantık, beyne “vücutta yeterince tiroid hormonu var, o yüzden daha fazla TSH salgılama” mesajı vermektir. TSH hormonu tiroidi uyararak nodülün büyümesini teşvik edebilir. Peki bu strateji ne kadar işe yarar?
Etkisi Nasıl Ortaya Çıkar?
Levotiroksin alındığında kandaki T4 düzeyi yükselir. Beyindeki hipofiz bezi, yeterli hormon olduğunu fark edip TSH salınımını azaltır.
Düşük TSH, nodül dokusunun fazla beslenmesini engelleyebilir. Böylece bazı nodüllerde hafif bir küçülme veya en azından büyümenin yavaşlaması gözlenebilir.
Başarı Oranı ve Kısıtlılıkları:
Çalışmalar levotiroksin ile belirgin hacim küçülmesinin görece düşük oranda hastada görüldüğünü göstermiştir.
Tek başına ilaç tedavisiyle nodülün tamamen ortadan kalkması nadirdir. Daha çok küçük boyutlu veya yeni oluşmuş nodüllerde etkili olabilir.
6 ay gibi kısa sürelerde büyük bir değişim beklemek gerçekçi değildir; 12 ay ve daha uzun süreli tedavilerde ise bazı hastalarda %50’ye yakın bir hacim azalması kaydedilebilse de bu istisnai bir durumdur.
Kimler İçin Uygun Değildir?
Kalp problemleri olan özellikle ritim bozukluğu (aritmi) veya koroner arter hastalığı bulunan yaşlı hastalarda TSH’nin aşırı baskılanması kalp üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.
Osteoporoz riski taşıyanlarda da çok düşük TSH seviyesi kemik erimesini hızlandırabilir.
Ameliyatsız Tiroid Nodülü Tedavileriyle İlgili Riskler Var mıdır?
Her tıbbi uygulamada olduğu gibi, tiroid nodülleri için geliştirilen ameliyatsız tedavi seçeneklerinin de kendine özgü riskleri bulunur. Ancak bu riskler, genelde ameliyata kıyasla daha düşük oranda ve daha hafif düzeydedir:
RFA, Lazer, MWA Gibi Isı Temelli Ablasyonlar:
Boyun bölgesinde ağrı veya yanma hissi,
Cilde yakın uygulamalarda hafif yanık riski (çok nadir),
Sinir hasarı (örn. ses tellerini kontrol eden sinirde geçici irritasyon) – bu durum oldukça seyrek görülür ve çoğu zaman kalıcı değildir.
Nadiren hedef dışındaki dokular da ısıdan etkilenebilir, ancak deneyimli ellerde bu risk minimuma iner.
Perkütan Etanol Enjeksiyonu (PEI):
Enjeksiyon sırasında ağrı ya da alkolün etrafa sızması sonucu komşu dokularda tahriş,
Çok nadir de olsa alkol embolisi gibi ciddi komplikasyonlar rapor edilmiştir ancak bunlar istisnaidir.
Genelde kistik yapıdaki nodüllere uygulandığından, anatomik planlamayı doğru yapmak bu riskleri azaltır.
Genel Riskler ve Tekrarlama:
Nodül bir miktar küçülse bile, zaman içinde yeniden büyüme veya başka bir alanında gelişme gösterebilir.
Tedavi başarısız olursa veya yeterli hacim küçülmesi sağlanamazsa ek seans veya farklı bir ablasyon tekniği denenmesi gerekebilir.
Bütün bu riskler, “her ilaçta olabilecek yan etkiler” misali, uzman ellerde yönetilebilir düzeydedir. Ameliyatla kıyaslandığında daha az travmatik, daha kısa iyileşme süreli ve genellikle daha düşük komplikasyon oranına sahiptir. Elbette hastanın seçimi ve doktorun önerisi bu dengeyi gözeterek yapılır.
Hangi Tiroid Nodülleri Hemen Ameliyatsız Tedavi Yerine Takibe İhtiyaç Duyar?
Bazı nodüller vardır ki tıpkı sessiz sakin bir komşu gibidir; kimseye zararları dokunmaz. Bu tür nodüllerin gereksiz müdahaleye maruz kalması hem hastayı hem de sağlık sistemini meşgul eder. İşte bu nedenle “hemen müdahale” yerine “takip” öncelikli olan nodüller de bulunur:
Küçük ve Asemptomatik Benign Nodüller:
1 cm’den küçük, üstelik ultrason bulguları “korkutucu” nitelikte olmayan nodüller çoğu zaman düzenli aralıklarla ultrasonla izlenir.
Herhangi bir büyüme, şekil değişikliği veya hastada yeni semptom gelişmediği sürece müdahaleye gerek duyulmayabilir.
Spongiform (Süngerimsi) Yapıda Nodüller:
Bu ultrason görüntüsü, genellikle çok düşük kanser riskiyle ilişkilendirilir.
Bu nodüller sessiz sakin seyrederken, düzenli kontrollere gitmek yeterli olur.
Aile Geçmişi Olmayan, Düşük Riskli Hastalar:
Hastada radyasyon öyküsü, güçlü ailevi kanser geçmişi, anormal laboratuvar sonuçları veya şüpheli ultrason bulgusu yoksa, nodül takiple yönetilebilir.
Boyutça Stabil ve Hastada Rahatsızlık Yaratmayan Nodüller:
Bir tiroid nodülü yıllar boyunca aynı boyutta kalabilir.
Hastada ne nefes almada ne de yutkunmada sorun varsa veya kozmetik şikâyet yoksa, sadece takip yaklaşımı benimsenir.
Doktorlar Bir Tiroid Nodülünün Ameliyatsız Tedavi Edilip Edilemeyeceğini Nasıl Belirler?
Doktorların karar süreci, adeta puzzle’ın parçalarını bir araya getirmek gibidir. Her bilgi kırıntısı, o nodülün gerçek karakterini ortaya çıkarmaya yardımcı olur. Peki hangi aşamalardan geçilir?
Klinik Muayene ve Hasta Öyküsü:
Hastanın boynunda gözle görülür şişlik, ses kısıklığı, nefes darlığı, yutma güçlüğü gibi belirtilerin varlığına bakılır.
Ailede tiroid kanseri veya radyasyon maruziyeti hikâyesi olup olmadığı sorgulanır.
Kişinin genel sağlık durumu ek hastalıkları ve günlük yaşam kalitesi değerlendirilir.
Ultrason İncelemesi:
Nodülün boyutu, şekli, kenar yapısı, içindeki kistik ve katı bileşenler, kalsifikasyon (kireçlenme) varlığı gibi kriterler incelenir.
Doppler ultrasonla kan akışı, damar yoğunluğu gözlenir. Şüpheli bulgular varsa biyopsi kaçınılmaz hâle gelir.
İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi (FNA) ve Gerekirse Genetik Testler:
FNA sonuçlarına göre nodül kategorize edilir: Benign, malign, şüpheli, foliküler neoplazi veya yetersiz örnek gibi.
“Şüpheli” veya “indeterminate (belirsiz)” kategorideyse, moleküler testler veya tekrar biyopsiler gündeme gelebilir.
Tiroid Fonksiyon Testleri ve Taramaları:
TSH, T3, T4 düzeyleri ölçülür. Hastada hipertiroidi veya hipotiroidi belirtileri var mı diye bakılır.
Bazen tiroid sintigrafisi yapılır: Nodül “sıcak” (aşırı hormon üreten), “soğuk” (hormon üretmeyen) veya “ılık” olabilir. Soğuk nodüller biraz daha dikkatle değerlendirilir, ancak bu tek başına kötü huylu anlamına gelmez.
Hastanın Tercihleri ve Yaşam Kalitesi:
Kimi hasta ameliyattan korkar, iz istemez veya iş kaybı yaşamak istemeyebilir.
Kimi hastaysa ameliyatı kesin çözüm olacağını düşünerek tercih eder. Doktor, hastanın beklentilerini de gözeterek ortak bir karar alır.
Tiroid Nodülleri İçin Ameliyatsız Seçeneklerin Faydaları Nelerdir?
Ameliyatsız tedavilerin en büyük çekiciliği, hastayı “büyük bir müdahaleye” maruz bırakmadan problemin çözümüne odaklanmalarıdır. Peki bu faydaları sıralayacak olursak:
Cerrahi İzin Olmaması:
Boyun bölgesinde iz kalmaması, birçok hasta için kozmetik açıdan büyük bir rahatlıktır.
Özellikle genç ve kozmetik kaygısı yüksek olan hastalar, ameliyatsız yöntemleri daha cazip bulabilir.
Daha Hızlı İyileşme ve Gündelik Hayata Dönüş:
Ablasyon veya enjeksiyon yöntemleri lokal anesteziyle uygulanır, işlem sonrası kısa dinlenme süresi yeterli olur.
Hastanede yatış gerektirmeden aynı gün evine dönmek, işine veya sosyal hayatına devam etmek mümkündür. Bu özellikle yoğun iş temposu olanlar için önemli bir avantajdır.
Tiroid Fonksiyonunun Korunması:
Cerrahi ile tiroid dokusunun tamamı veya büyük kısmı alınabilir. Bu durumda hasta, yaşam boyu dışarıdan tiroid hormonu (levotiroksin) almak zorunda kalabilir. Ablatif tedaviler ise sadece sorunlu nodülü hedef aldığı için kalan normal tiroid dokusu korunur.
Düşük Komplikasyon Riski:
Ameliyatla kıyaslandığında, daha düşük oranda sinir hasarı, kanama veya enfeksiyon riski mevcuttur.
İşlem sırasında ultrason gibi görüntüleme yöntemleriyle gerçek zamanlı izleme, komplikasyon riskini azaltır.
Uygulama Çeşitliliği ve Tekrarlanabilirlik:
RFA, MWA, lazer ablasyon, PEI gibi farklı teknikler hastanın durumuna uyarlanabilir.
Gerekirse işlem, belirli bir süre sonra tekrar edilebilir. Bu esneklik, ameliyatın tek seferde büyük bir girişim olmasına göre daha hafif ve uyarlanabilir bir seçenek sunar.
Maliyet ve Zaman Avantajı:
Pek çok ülkede, yatış süresi azaldığı ve genel anesteziye ihtiyaç olmadığı için toplam maliyet düşebilir.
Ayrıca iş gücü kaybı da sınırlı olduğundan, sosyal hayata etkisi minimaldir.

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez üniversite eğitimini 1997 yılında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde, Radyoloji uzmanlık eğitimini İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2001yılında tamamladı. Uzun dönem askerlik görevini Diyarbakır Asker Hastanesi’nde yerine getirdi. Kartal ve Bakırköy EA Hastanelerinde MR bölümlerinde görev aldı.